Türkiye Yeşil Taksonomisi Nedir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, ekonomik faaliyetleri ve yatırımları çevresel hedeflere katkılarına göre kategorize eden ulusal bir yeşil taksonomi olarak tasarlandı. Bu sistem hem kamu hem de özel sektör paydaşları için çevresel açıdan sürdürülebilir yatırımların teşvik edilmesini ve yönlendirilmesini amaçlıyor. Türkiye Yeşil Taksonomisi, Avrupa Birliği (AB) yeşil taksonomisi ile uyumlu bir şekilde geliştirilmiş olup, yeşil mutabakat çerçevesinde iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunmayı ve diğer çevresel hedeflere katkı sunmayı hedefliyor.
Düşük karbonlu ekonomiye geçişi kolaylaştırmak ve AB’nin iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik standartlarıyla uyum sağlamak amacıyla İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından geliştirilen bu mevzuat, yatırımcılara rehberlik ederek sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracak.
Sürdürülebilir finansı desteklemek ve tanımlamak amacıyla hareket eden yeşil taksonomi, yeşil tahvil ve diğer sürdürülebilir finansal araçların kullanımını artırarak, şirketler ve yatırımcılar için daha net bir yol haritası sunacak. Taslak Türkiye Yeşil Taksonomisi Yönetmeliği, 1 Ocak 2027 itibarıyla yürürlüğe girecek; bu tarihe kadar şirketler, gönüllülük esaslı raporlama yapma imkanına sahipler. Bu çerçevede, Türkiye Yeşil Taksonomisi, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için kritik bir adım olarak öne çıkıyor.
Bu yazımızda, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacak olan Türkiye Yeşil Taksonomisi‘ni detaylı bir şekilde ele alıyoruz. Yeşil Taksonomi’nin ne olduğunu, kimleri etkilediğini, şirketlere ve finans kuruluşlarına sağlayacağı faydaları ve uyum sürecini açıklıyoruz. Ayrıca, Türkiye Yeşil Taksonomisi ile AB Taksonomisi arasındaki benzerlik ve farklılıklara da değiniyoruz. Sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak isteyen tüm paydaşlar için bu rehber niteliğindeki yazımızı okumaya devam edin.
Türkiye Yeşil Taksonomisi Çevresel Hedefler Nelerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, tıpkı AB Taksonomisi gibi 6 temel çevresel hedefi ele almaktadır:
- Sera Gazı Emisyonlarının Azaltımı: İklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik faaliyetleri kapsar.
- Deniz ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı ve Korunması: Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini ve deniz ekosistemlerinin korunmasını amaçlar.
- Biyoçeşitliliğin Korunması: Biyoçeşitliliğin korunması, doğal yaşam alanlarının restorasyonu ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliği gibi faaliyetleri içerir.
- İklim Değişikliğine Uyum: İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı direnci artırmaya yönelik faaliyetleri içerir.
- Döngüsel Ekonomiye Geçiş: Atık oluşumunu önleme, geri dönüşüm ve kaynakların verimli kullanımı gibi döngüsel ekonomi ilkelerine dayalı faaliyetleri destekler.
- Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü: Hava, su ve toprak kirliliğini önleme ve kontrol altına almaya yönelik faaliyetleri kapsar.
Türkiye Yeşil Taksonomisi Neden Önemlidir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, ülkenin sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme yolculuğunda önemli bir kilometre taşıdır. Bu kapsamda önemini vurgulayan temel nedenler:
- Düşük Karbonlu Ekonomiye Geçiş: Taksonomi, Türkiye’nin Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmasına ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yapmasına yardımcı olur.
- AB Standartları ile Uyum: AB Yeşil Taksonomisi ile uyumlu olması, Türkiye’nin Avrupa pazarlarına entegrasyonunu kolaylaştırır ve uluslararası yatırımcılar için daha çekici hale gelmesini sağlar.
- Sürdürülebilir Finans Ekosisteminin Gelişimi: Yeşil finansman araçlarının kullanımını teşvik ederek, Türkiye’de sürdürülebilir finans ekosisteminin gelişmesine katkıda bulunur.
- Yeşil Yıkama (greenwashing) ile Mücadele: “Yeşile boyama” gibi yanıltıcı uygulamaların önüne geçerek, sürdürülebilir yatırımların güvenilirliğini artırır.
- Şeffaflık ve Yatırımcı Güveni: Sürdürülebilir faaliyetler için net kriterler belirleyerek, yatırımcıların bilinçli kararlar almasını ve sürdürülebilir projelere güvenle yatırım yapmasını sağlar.
Kısacası, Türkiye Yeşil Taksonomisi, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik büyüme için önemli bir araçtır.
Türkiye Taksonomisi ile AB Taksonomisi Arasındaki Benzerlikler Nelerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, AB Taksonomisi ile büyük oranda uyumlu olacak şekilde tasarlanmıştır. Her iki taksonomi de iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine odaklanır ve 6 temel çevresel hedefi ele alır.
Ancak, bazı küçük farklılıklar da mevcuttur. Örneğin, Türkiye Taksonomisi’nde bazı teknik tarama kriterleri AB Taksonomisi’ne kıyasla daha hafiftir ve bazı faaliyetler için daha az çevresel hedef benimsenmiştir. Bu farklılıkların temel nedeni, Türkiye’nin 2030 iklim hedeflerinin AB’ye kıyasla daha az iddialı olmasıdır.
Yine de, Türkiye’nin AB Taksonomisi ile uyum sağlama çabası dikkat çekicidir. Bu uyum, şirketlerin AB pazarlarına erişimini kolaylaştıracak ve uluslararası yatırımcılar için Türkiye’yi daha cazip hale getirecektir.
Türkiye Taksonomisi ve AB Taksonomisi karşılaştırması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, Avrupa Komisyonu İklim Paktı Elçisi Burak Yorulmaz tarafından yapılan ”Türkiye Yeşil Taksonomisi Taslağı ve AB Taksonomisi Karşılaştırması” konulu aşağıdaki seminere göz atabilirsiniz:
Son olarak, Türkiye’de yeşil taksonomi raporlaması, TSRS ile entegre edilmiştir ve TSRS yükümlüsü şirketler, yeşil taksonomi uyumluluklarını raporlamakla yükümlüdür. Zorunlu raporlama dönemi 1 Ocak 2027‘de başlayacaktır.
Türkiye Yeşil Taksonomi Ana Kullanıcıları Kimlerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomi ana kullanıcılar, finansal kuruluşlardan KOBİ’lere, yatırımcılardan düzenleyicilere kadar geniş bir yelpazeye yayılması planlanıyor. Bu kullanıcıları özetlemek gerekirse:
- Finansal Kuruluşlar: Bankalar, varlık yöneticileri ve diğer finansal kuruluşlar, yatırım portföylerinin çevresel sürdürülebilirliğini değerlendirmek için yeşil taksonomiyi kullanabilir. Bu kurumlar, sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu yatırımlar yaparak riskleri azaltabilir ve yeşil yatırımlara yönelik bilgi sağlayabilir.
- KOBİ’ler ve Kurumsal Şirketler: Ölçeği fark etmeksizin şirketler, operasyonlarının ve tedarik zincirlerinin çevresel etkilerini değerlendirmek için yeşil taksonomiden faydalanabilirler. Bu, onların sürdürülebilirlik performanslarını iyileştirmelerine ve bu bilgileri paydaşlarına raporlamalarına olanak tanır.
- Yatırımcılar: Hem kurumsal hem de bireysel yatırımcılar, sürdürülebilir yatırım kararları alırken taksonomiyi bir rehber olarak kullanabilirler. Bu, onlara çevresel riskleri yönetme ve sürdürülebilir projeleri seçme konusunda yardımcı olur.
- Düzenleyiciler ve Politika Yapıcılar: Devlet organları ve düzenleyici kurumlar, yeşil taksonomiyi sürdürülebilir finans ve yatırım standartlarını oluşturmak ve geliştirmek için kullanabilirler. AB örneğinde olduğu gibi sürdürülebilir finansa yönelik çıkarılmış yasal düzenlemelerin ve bundan sonra çıkarılacak yasal düzenlemelerin yeşil taksonomi ile birlikte çalışabilirliği sağlanabilir. Aynı zamanda çevresel düzenlemeler ve teşviklerin tasarımında da taksonomiye başvurabilirler.
- Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar): STK’lar, çeşitli sektörlerin çevresel etkilerini izlemek ve sürdürülebilirlik taahhütlerinin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla taksonomiyi kullanabilirler. Ve böylece bilimsel verilere dayanan, şeffaf, kıyaslanabilir ve sivil bir kontrol mekanizması olarak işlev görebilirler.
- Araştırmacılar ve Akademisyenler: Yeşil taksonomiyi analiz eden araştırmacılar ve akademisyenler, bu sistemin etkisini değerlendirebilir ve sürdürülebilirlik konusunda daha fazla bilgi üretebilirler.
Dolayısıyla her paydaş grubu, kendi ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre yeşil taksonomiden yararlanarak hem Paris Anlaşması ve iklim hedeflerine hem de daha geniş perspektiften sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayabilir.
Hangi Sektörler Türkiye Yeşil Taksonomisinden Etkilenecek?
Türkiye Yeşil Taksonomisinden etkilenecek sektörleri finans sektörü ve reel sektör olarak iki grup altında incelemek anlaşılması açısından faydalı olabilir.
Taksonominin Finans Sektörüne Etkileri Nelerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, finans sektörüne yeni fırsatlar ve sorumluluklar getiriyor. Taksonomi, sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin tanımlanmasını sağlayarak, finansal kuruluşların bu faaliyetleri desteklemesine olanak tanıyor. Yani kısaca finansal kuruluşlar için neyin çevresel açıdan sürdürülebilir neyin sürdürülebilir olmadığına yönelik bir sinyal işlevi görüyor. Tıpkı dünyanın geri kalanında olduğu gibi Türkiye’deki bankalar ve diğer finansal kuruluşlar, çevresel hedeflere ulaşmak için güçlü bir araç haline gelebilir ve bu dönüşüm, küresel sürdürülebilirlik çabalarıyla daha uyumlu ilerlemeyi beraberinde getirebilir.
Aşağıdaki infografik de sürdürülebilir finans taksonomi hedefleri diagram olarak gösterilmektedir.
Taksonominin Reel Sektöre Etkileri Nelerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomisinin reel sektöre etkilerini genel başlıklar altında şöyle listeleyebiliriz:
- Enerji Sektörü: Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş, taksonominin temel hedeflerinden birisi. Türkiye’deki enerji üretim tesisleri, enerji verimliliğini artırmak ve temiz enerji kaynaklarına yönelmek zorunda kalacak.
- İmalat Sektörü: Sanayi tesisleri, üretim süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirmek için taksonomi kapsamında uyumluluk için bazı sıkı koşullara tabi tutuluyor. Özellikle sera gazı emisyonlarını azaltma ve kaynak verimliliğini artırma konularında önlemler alınması gerekebilir.
- İnşaat ve Yapı Sektörü: Binaların enerji verimliliği ve sürdürülebilir malzeme kullanımı inşaat sektöründe önemli bir rol oynuyor. Yeşil Taksonomi ile yeni yapıların ve mevcut yapıların çevreye uyumlu hale getirilmesi teşvik ediliyor.
- Ulaşım Sektörü: Düşük karbonlu ulaşım çözümleri, taksonomi kapsamında destekleniyor. Özellikle elektrikli araçların yaygınlaşması, toplu taşımanın güçlendirilmesi ve ulaşım altyapısının çevre dostu hale getirilmesi önemli hedefler arasında yer alıyor.
- Tarım ve Gıda Sektörü: Tarımsal faaliyetlerin çevresel etkisini en aza indirmek için su yönetimi, toprak verimliliği ve sürdürülebilir tarım teknikleri daha fazla ön plana çıkıyor. Böylece bu sektör, gıda üretiminin doğayla uyumlu olmasını sağlayacak şekilde dönüştürülüyor.
- Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm Sektörü: Döngüsel ekonomi ve atık yönetimi de taksonominin temel unsurlarından biri. Şirketler, atıklarını geri dönüştürmek ve çevreyi korumak için daha sürdürülebilir atık yönetimi uygulamaları geliştirmeye teşvik ediliyor.
Türkiye Yeşil Taksonomisi, bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için yeni fırsatlar sunarken, sürdürülebilirlik alanında ilerleme kaydetmeyen işletmelere de rekabette dezavantajlı konuma düşme tehlikesi getiriyor olacak.
Türkiye Yeşil Taksonomisinin Şirketlere Sağlayacağı Faydalar Nelerdir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi, sürdürülebilir ekonomiye geçişte şirketlere yol gösteren bir rehber niteliğindedir. Hem finansal kuruluşlar hem de reel sektör şirketleri için birçok fayda sağlar.
Finansal Kuruluşlara Sağladığı Faydalar:
- Sermaye Akışının Yönlendirilmesi
Yeşil Taksonominin en temel beklenen etkilerinden biri sermaye akışının sürdürülebilir projeleri yönlendirilmesidir. Taksonomi, sürdürülebilir yatırımların tanımlanması için açık kriterler getiriyor. Bankalar, sigorta şirketleri ve yatırım fonları, sermaye akışlarını standart hale getirilmiş kriterlere dayanarak yeşil projelere yönlendirebilir. Bu, düşük karbonlu, çevre dostu projelere yatırım yapma fırsatlarını artırarak temiz enerji, enerji verimliliği ve sürdürülebilir tarım gibi alanlarda daha fazla proje finansmanına olanak sağlayacak. Aynı zamanda, bankalar için çevre dostu yatırımlara yönelmenin prestiji ve risk yönetimi fırsatları büyümeye devam ediyor.
- Risk Yönetimi ve Uyum
Yeşil Taksonomi, finansal kuruluşların portföylerindeki çevresel ve iklim risklerini daha iyi yönetmelerine yardımcı olur. Taksonomiye uygun yatırımları destekleyen finans kuruluşları, portföylerinin iklim risklerine maruz kalma oranını önemli ölçüde azaltabilir. Ayrıca, sürdürülebilirlik kriterlerine uyum, finansal raporlamada daha şeffaf ve standart hale gelmeyi giderek zorunlu kılıyor. Bu uyum, finans sektörü için sadece bir uyum meselesi değil, aynı zamanda itibar ve güven inşa etme fırsatı olarak öne çıkıyor.
- Yeşil Tahviller ve Sürdürülebilir Finansman Araçları
Yeşil Taksonomi, yeşil tahviller, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler ve diğer yeşil finansman araçlarının gelişimini teşvik ediyor. Bu taksonomi ile hangi projelerin yeşil finansmana uygun olduğu net bir şekilde belirlenirken, yatırımcı güveni artıyor. Henüz Türkiye Yeşil Taksonomisinin sürdürülebilir finans çerçevesindeki yeri ve diğer düzenlemelerle uyumu netleşmese de AB örneğindeki gibi ilerlenirse tüm bu finansman araçlarında standart haline gelmiş taksonominin kullanımı söz konusu olabilir. Böylece Türkiye’deki bankalar ve finansal kuruluşlar, bu araçları kullanarak daha fazla sermayeyi çevresel açıdan sürdürülebilir projelere yönlendirebilir. Bu da finans sektöründe önemli bir büyüme potansiyeli yaratıyor.
- Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Uyum
Türkiye Yeşil Taksonomisi, AB Yeşil Mutabakatı ve AB Yeşil Taksonomi ile uyumlu hale geldiğinde, Türk finans sektörü, Avrupa pazarlarına daha kolay erişim sağlayabilir. Bu uyum, Türk finansal kurumlarına Avrupa’daki yatırımcılarla daha güçlü bağlar kurma ve uluslararası sermaye çekme fırsatı sunar. Hali hazırda özellikle AB sermayelerinden finansman bulmanın giderek zorlaştığı şu süreçte sürdürülebilir finans çerçevesinin güçlenmesi ve AB ile uyumlu hale gelmesi Türkiye adına çok ciddi fırsatlar yaratacak.
- Rekabet Avantajı ve İtibar Yönetimi
Finans sektörü katılımcıları, Yeşil Taksonomi ile birlikte daha sürdürülebilir yatırımlara öncelik vererek rekabet avantajı kazanabilir. İklim değişikliği ile mücadeleye yönelik sorumluluklarını yerine getiren finansal kurumlar, sadece finansal başarıları ile değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal etkileri ile de öne çıkabilirler. Bu durum, yatırımcılar ve paydaşlar nezdinde itibar artırıcı bir unsur olarak değerlendirilebilir.
Reel Sektöre Sağladığı Faydalar:
- Sürdürülebilir Yatırım Kriterlerinin Yaygınlaşması
Yeşil Taksonomi, hangi ekonomik faaliyetlerin “çevresel olarak sürdürülebilir” olarak kabul edileceğini belirleyerek, reel sektörde sürdürülebilir yatırımların önünü açıyor. Bu, özellikle enerji yoğun sanayiler, tarım, inşaat ve ulaşım gibi sektörlerde önemli etkiler yaratacak. Şirketler, bu tanımlamalara uygun projelere yatırım yaparak sadece çevresel fayda sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda daha düşük maliyetli finansmana erişim fırsatına sahip olacaklar. Ayrıca, taksonomiye uygun projelere yönelik talep artışı, sürdürülebilir ürün ve hizmetlerin pazarda daha geniş bir yer bulmasına yol açacak.
- Karbon Ayak İzinin Azaltılması
Yeşil Taksonomi, özellikle karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, karbon ayak izlerini azaltma konusunda daha katı kriterlerle karşılaşmalarını sağlayacak. Enerji, madencilik, çimento ve demir-çelik gibi sektörler, karbon emisyonlarını azaltma baskısıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu bağlamda, şirketler yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, enerji verimliliğini artırmak ve atık yönetimi süreçlerini optimize etmek zorunda kalacaklar. Aksi takdirde, hem yerel hem de uluslararası piyasalarda rekabet avantajını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Karbon düzenlemelerinin sektörler üzerindeki etkilerini daha detaylı öğrenmek için sınırda karbon düzenlemesi mekanizması hakkında bilgi alabilirsiniz.
- İhracat Üzerindeki Etkiler
Yeşil Taksonomi, özellikle Avrupa Birliği ile ticaret yapan sektörler için kritik bir öneme sahip. Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan AB, sınırda karbon düzenleme mekanizması (SKDM) gibi uygulamalarla karbon ayak izi yüksek ürünlerin ithalatını zorlaştırmaya hazırlanıyor. Bu, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan sektörlerin (özellikle enerji yoğun üretim yapan sanayi kuruluşları) çevresel sürdürülebilirlik standartlarına uyum sağlamasını zorunlu kılacak. Taksonomi, bu süreçte reel sektöre yol gösterici bir çerçeve sunarak, uluslararası rekabet gücünü korumalarına yardımcı olabilir.
- Enerji Dönüşümü ve Yeşil Teknoloji Kullanımı
Yeşil Taksonomi, şirketlerin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmasını teşvik ediyor. Özellikle enerji üretimi ve tüketimi yüksek olan sektörler, bu dönüşüme uyum sağlamak zorunda kalacaklar. Enerji verimliliğini artıracak teknolojilere yatırım yapan ve üretim süreçlerini yeşil enerji kaynaklarına göre optimize eden şirketler, hem maliyet avantajı elde edecek hem de rekabet gücünü artıracaklar. Ayrıca, döngüsel ekonomi ilkelerine uygun üretim yöntemleri geliştiren işletmeler, atık yönetimi ve kaynak kullanımı açısından da fayda sağlayacaklar.
- Yeşil Ürün ve Hizmet Talebinde Artış
Yeşil Taksonomi’nin sunduğu sürdürülebilirlik kriterleri, piyasa dinamiklerini değiştirerek yeşil ürün ve hizmetlere olan talebi artıracak. Bu da şirketlerin, sürdürülebilir üretim ve hizmet sunma kapasitesini geliştirmesi gerektiği anlamına geliyor. Otomotiv, tekstil, gıda ve inşaat gibi sektörlerde çevre dostu ürünlere yönelim hızlanacak. Sürdürülebilir ambalaj, geri dönüştürülebilir malzemeler ve enerji verimli cihazlar gibi ürünlerin pazarda daha fazla talep görmesi bekleniyor.
- Dönüşüm İçin Finansal Destek
Yeşil Taksonomi’nin reel sektöre etkilerinden biri de, dönüşüm projeleri için uygun maliyetli finansman olanaklarının artması. Taksonomiye uyum sağlayan projeler, yeşil tahvil, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler ve çeşitli teşvik programları aracılığıyla finansman bulma şansını artıracak. Şirketler, çevre dostu projelere yönelerek yatırım maliyetlerini düşürebilir ve uzun vadede kazanç sağlayabilirler.
- Küresel Tedarik Zincirleri ve Sürdürülebilirlik
Yeşil Taksonomi, küresel tedarik zincirlerinin sürdürülebilirlik çerçevesinde yeniden yapılanmasına da katkı sağlayacak. Büyük uluslararası şirketler, tedarikçilerini sürdürülebilirlik standartlarına uygun hale getirmeye çalışırken, Türk tedarikçilerin de bu sürece uyum sağlaması gerekecek. Yeşil Taksonomi’nin belirlediği kriterlere uyum sağlamak, Türk şirketlerinin küresel sürdürülebilir tedarik zincirinde yer almaya devam etmesi açısından kritik önem taşıyor.
- Kurumsal Sürdürülebilirlik Stratejilerinin Yeniden Tanımlanması
Reel sektörde faaliyet gösteren şirketler, Yeşil Taksonomi çerçevesinde kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerini yeniden tanımlamak zorunda kalacaklar. Bu, sadece çevresel performansın iyileştirilmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine de uyum sağlamayı gerektiriyor. Şirketler, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleri belirleyerek, hem yasal düzenlemelere hem de piyasa taleplerine uyum sağlayabilecekler. Türkiye’deki şirketlerin bu süreçte karşılaştığı zorlukları öğrenmek için kurumsal sürdürülebilirlik prensiplerine uyum sürecinde karşılaşılan güçlükler sayfasını inceleyebilirsiniz.
İşletmeler Türkiye Yeşil Taksonomisine Nasıl Hazırlanmalı?
İşletmelerin Türkiye Yeşil Taksonomisi’ne uyum sürecinde yapması gereken temel adımlar:
- Detaylı Veri Toplama ve İzleme Sistemleri Kurmak
Yeşil Taksonomi kriterlerine uyum sağlamak, çevresel performans verilerinin izlenmesi ve düzenli olarak güncellenmesine bağlıdır. Bu süreçte işletmelerin, karbon emisyonu, enerji tüketimi, atık miktarı gibi çevresel etki verilerini toplayarak analiz edebileceği bir veri izleme sistemi kurması önemlidir. Bu veriler, hem taksonomiye uyumlu faaliyetlerin değerlendirilmesini sağlar hem de işletmelere çevresel performanslarını sürekli iyileştirme fırsatı sunar.
- Taksonomi Kapsamında Uygunluk Analizi Yapmak
İlk aşamada işletmeler, faaliyetlerinin Türkiye Yeşil Taksonomisi’ne uygun olup olmadığını belirlemelidir. Bu kapsamda, şirketlerin hangi faaliyetlerinin taksonomi kapsamında yer alan faaliyetlerden olduğunu tespit etmesi gerekir.
- Uyumluluk Analizi ve Stratejileri Geliştirmek
İşletmeler, Yeşil Taksonomi’ye uyum sağlamak için öncelikle faaliyetlerinin teknik tarama kriterlerini karşılayıp karşılamadığını analiz etmelidir. Bunun için “önemli katkı sunma“, “önemli zarar vermeme” ve “asgari sosyal güvenlik önlemleri” gibi kriterler kullanılır.
Uyum analizi sonrasında, işletmeler uyumluluk oranlarını artırmak ve zararlı faaliyetlerden kaçınmak için stratejiler geliştirmelidir. Örneğin, yenilenebilir enerjiye geçiş, atık yönetimi ve çevre dostu operasyonlar gibi. Bu stratejiler, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına ve gelecekteki düzenlemelere hazırlanmalarına yardımcı olur.
- Taksonomiye Uygunluk ve Uyum İçin Raporlama
Yukarıdaki adımlarda anlatıldığı gibi veri toplama ve uyumluluk/uygunluk analizini tamamlayan şirketler daha sonra raporlama gerekliliklerini yerine getirmelidir. Taksonomi Yönetmeliği madde 2’ye göre TSRS (Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları) kapsamında raporlama yükümlüsü şirketler aynı zamanda Taksonomi uyumluluk ve uygunluklarını da raporlamalılar.
- Kurumsal İç Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları Düzenlemek
Taksonomi Avrupa Birliğinde de kısa bir süredir yürürlükte fakat hala şirketlerin uyum konusunda çeşitli zorluklar yaşadığı görülüyor. Bu nedenle Taksonomiye uyum sağlamanın sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşebilmesi için, işletmelerin çalışanlarına bu süreç hakkında düzenli taksonomi eğitimleri vermesi gerekir. Çalışanlar, çevresel sürdürülebilirlik ve taksonomi standartları konusunda bilgi sahibi olduklarında, şirket içindeki süreçlerin taksonomiye uyumlu hale getirilmesi daha kolay olacak.
Yeşil Büyüme olarak, şirketlerin bu alandaki ihtiyaçlarını karşılamak ve taksonomiye uyum süreçlerini desteklemek amacıyla kapsamlı eğitimler ve seminerler düzenliyoruz. Taksonomi eğitimlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için buraya tıklayın. Aşağıdaki videoda Yeşil Büyüme tarafından organize edilen ”Avrupa Birliği Taksonomisi” konulu semineri de izleyebilirsiniz.
Türkiye Yeşil Taksonomisi Kim Tarafından Koordine Edilmektedir?
Türkiye Yeşil Taksonomisi’ne yönelik çalışmalar İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından koordine ediliyor. Hazırlık sürecinde Türkiye’ye destek sağlamak amacıyla AFD (Agence Française de Développement) da İklim Değişikliği Başkanlığı’na eşlik etti.
Ayrıca uygulamada koordinasyonun sağlanması konusunda yönetmeliğe göre Başkanlık, Türkiye Yeşil Taksonomi Komitesi ve Taksonomi Teknik Uzman Grubu taksonominin yürütülmesinden, teknik tarama kriterlerinin belirlenmesinden, sektörler özelinde teknik incelemelerin yürütülmesinden ve raporlar hazırlanmasından sorumlu olacaklar.
Türkiye Yeşil Taksonomisi Hakkında Daha Fazla Bilgiyi Nerede Bulabilirim?
Türkiye Yeşil Taksonomi Yönetmeliği İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından taslak olarak yayımlanmıştır. Başkanlığın internet sitesinde (https://iklim.gov.tr/taslaklar-i-2124) taslak metne, teknik tarama kriterlerine, kapsamdaki faaliyet ve sektörlere, örnek beyan tablolarına ve son olarak yönetmeliğin gerekçesine ulaşabilirsiniz.
Sonuç
Türkiye Yeşil Taksonomisi, şirketlere finansal ve operasyonel anlamda önemli avantajlar sağlama potansiyeline sahip. Yeni düzenleme reel sektörde köklü bir dönüşüm sürecini başlatabilir. Finansal kuruluşlar açısından sermaye akışının sürdürülebilir projelere yönlendirilmesi, iklim risklerinin yönetimi, yeşil tahvillerin yaygınlaşması ve uluslararası yatırımcılarla güçlü bağlar kurma fırsatları da öne çıkıyor. Bu düzenleme bankalar için, karbon ayak izini azaltma ve net-sıfır hedeflerine ulaşma sürecinde önemli bir rehber niteliği taşırken, rekabet avantajı ve itibar yönetimi açısından da katkı sağlama potansiyeline sahip.
Diğer taraftan şirketler, çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlayarak rekabet avantajı elde edebilir, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımına yönelik yatırımlarla maliyet avantajı da sağlayabilir. Ayrıca, uluslararası ticaretin gereksinimlerini karşılamak ve sürdürülebilir ürün ve hizmetlere artan talebe yanıt verebilmek için bu dönüşüm kritik bir öneme sahip.
Kısaca reel sektör için yeşil taksonomi; sürdürülebilir yatırımlara erişimi kolaylaştırmak, karbon ayak izini azaltmak, ihracat avantajları sağlamak ve enerji dönüşümünü teşvik etmek gibi faydalar sunuyor. Ayrıca, şirketlerin yeşil teknolojiye geçiş yapmasını ve sürdürülebilir ürün ve hizmetlere olan talebi artırmasını destekliyor. Yeşil taksonomi, uluslararası tedarik zincirlerine entegrasyon ve kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerinin yeniden tanımlanması açısından da kritik bir role sahip. Türkiye Yeşil Taksonomisi, şirketlerin çevresel uyumu sağlarken maliyet avantajı elde etmelerine ve rekabetçi kalmalarına imkan tanıyan bir dönüşüm sürecini başlatabilir. Bu sayede, Türkiye’nin küresel sürdürülebilirlik standartlarına entegrasyonu hızlanacak ve hem finansal kuruluşlar hem de reel sektör için uzun vadeli kazanımlar elde edilecek.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz