Avrupa Yeşil Mutabakatı

55’e Uyum Paketi

2035 yılından itibaren fosil yakıtlar ile çalışan araçların yasaklanması veya ithal edilen ürünlere Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ile karbon ücretlerinin getirilmesi Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hayatımıza girecek olan radikal değişiklikler arasında.

Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal), son yıllarda ülkemizde oldukça popüler bir konu haline geldi. Kamu kuruluşları, sanayi odaları, ticaret odaları, akademik kuruluşlar, bankalar ve daha pek çok kuruluş farklı yönleri ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı inceleyerek kendi sektörlerine olan etkilerini tanımlamaya çalışıyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde getirilen düzenlemeler ile birlikte birçok radikal değişiklikle tanışacağız. Örneğin 2035 yılından itibaren fosil yakıtlar ile çalışan araçların yasaklanması veya ithal edilen ürünlere Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ile karbon ücretlerinin getirilmesi Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hayatımıza girecek olan radikal değişiklikler arasında. 

Birbiri ile bağlantılı olan yasal düzenlemeler ancak bir bütün olarak kapsamlı bir şekilde incelendiği takdirde Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın tam olarak ne olduğu ve ülkemizi gelecekte nasıl etkileyeceği anlaşılabilir. Paris İklim Antlaşması’nı imzalayarak 2050 yılında net-sıfır hedefine ulaşmayı taahhüt eden Avrupa Birliği, aslında Avrupa Yeşil Mutabakatı ile bu dönüşümün haritasını çıkardı. Bu çerçevede, Türkiye açısından Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın iki açından kritik öneme sahip.

Birincisi; AB, Türkiye’nin en büyük ticari ortağı ve Avrupa Yeşil Mutabakatı bu ilişkiyi köklü bir şekilde değiştirebilir. İkinci olarak; 2053 yılında net-sıfır olmayı taahhüt eden Türkiye’nin benzer hazırlıklara başlaması gerekmekte.

Dolayısıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili düzenlemelerin Türkiye’de özellikle de Avrupa Birligi ülkeleri ile ticari işbirliği yapan firmalar tarafından çok dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Bu yazımızda ana hatları ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı ve bu kapsamda getirilecek olan düzenlemeleri incelyeceğiz.

Avrupa Yeşil Mutabakatı Nedir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı diğer bir deyişle 55’e Uyum Paketi (Fit for 55), Türkiye’nin en büyük ticari ortağı olan Avrupa Birliği’nde endüstri, tarım, ticaret, üretim, teknoloji, yatırım, finansman, eğitim gibi pek çok alanda 17. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi’nden daha büyük değişikliklere yol açacak yasal düzenlemelerden oluşur. Sanayi devrimi sonrasında ana enerji kaynağı olarak kullanılan petrol ve türevlerinden oluşan fosil yakıtların yerini yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarına bırakacağı yeni bir dünya düzenini öngören Avrupa Yeşil Mutabakatı, uluslararası ilişkiler ve ticaret paternlerini büyük ölçüde etkileme potansiyeline sahip. Bazı uzmanlara göre bu süreç dünya genelinde sermayenin yeniden dağıtılmasına da yol açacak. 

Avrupa Birliği (AB), 2021 yılında çıkardığı “Avrupa İklim Yasası (European Climate Law)” ile iklim değişikliği ve biyoçeşitlilikte bozulma ile mücadele kapsamında:

  • 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını %55 azalatmayı, 
  • 2050 yılında ise dünyanın ilk karbon nötr kıtası olmayı hedefliyor.

Avrupa İklim Yasası ile benimsenen iklim hedefleri sayesinde bundan sonraki AB üyesi ülkelerin hükümetleri, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile getirilecek düzenlemelere uygun hareket etmek zorunda. İş dünyasını ve diğer paydaşları etkileyecek tüm yasal düzenleme ve politikalar için aynı zamanda çerçeve oluşturan AB İklim Yasası, yatırımların çevreci projelere kaydırılması gerektiği ile ilgili piyasalara güçlü bir sinyal veriyor. Bu sayede iş dünyasının, riskli ve uzun dönemli çevreci yatırımları yapma konusunda daha istekli davranması teşvik edilmek isteniyor. 

Geleceğin ekonomisinin yapı taşlarını belirleyen Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın kapsadığı başlıca alanlar;

  • Biyoçeşitlilik ile ilgili stratejiler
  • Döngüsel ekonomi
  • Sürdürülebilir gıda
  • Hidrojen
  • Bataryalar
  • Denizde yenilenebilir enerji sistemleri

olarak ön plana çıkıyor.

Avrupa Birliği;  2050 yılında iklim nötr olma hedef doğrultusunda ekonomi, toplum ve endüstri de kökten bir değişimi beraberinde hedefliyor. Bu kapsamda bilim insanları, yatırımcılar, şirketler, şehirler, tüketiciler, hanehalkları ve bireylerin iklim değişikliği ile mücadele adına kolektif hareket etmesini amaçlıyor. 

Konuya Türkiye persfektifinden bakıldığında Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili tartışmaların sadece AB’ye ihraç edilen bazı ürünlere karbon ücreti öngören Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması  ile sınırlığı kaldığı aşikar. Halbuki, Avrupa Yeşil Mutabakatı, günübirlik yaşamdan ticari ilişkilere kadar bir çok köklü değişikliği beraberinde getiriyor. 

Türkiye’de Avrupa Yeşil Mutabakatı Algısı
Türkiye’de Avrupa Yeşil Mutabakatı Algısı

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Amacı Nedir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ana amacı, insan kaynaklı sera gazı emisyonları nedeni ile derinleşen iklim krizine bağlı çevresel felaketlerin önüne geçmek olarak özetlenebilir. Yapılan bazı analiz ve çalışmalar iklim değişikliğine bağlı çevresel felaketlerin ülke ekonomileri için ciddi maliyetlere yol açacağını gösteriyor. Örneğin, Beyaz Saray tarafından yapılan bir açıklamaya göre 2100 yılında sıcaklık artışının 2.4 dereceye ulaşması halinde çevresel felaketlerle mücadele kapsamında ABD yıllık 2 trilyon dolar harcama yapmak zorunda kalacak.

Avrupa Birliği, gelecek nesillerin iklim değişikliğine bağlı yangınlar, seller ve kuraklık gibi felaketler ile boğuşmaması için 19. Yüzyılda Sanayi Devrimi ile başlayan dönüşüm ölçüsünde büyük bir dönüşümü başlatarak “Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal)”nı bu dönüşümün mavi haritası olarak da ortaya koymuştur. 

İklim Değişikliğinin Sosyal ve Ekonomik Etkileri
İklim Değişikliğinin Sosyal ve Ekonomik Etkileri

Avrupa Yeşil Mutabakatı yada diğer ismiyle 55’e Uyum Paketi’nin ana hedeflerinden biri de; küresel ısınmadaki hızlı artış nedeni ile bir an önce gerçekleşmesi gereken enerjide yeşil dönüşümün, enflasyon artışlarına yol açmadan ve AB’nin endüstriyel rekabet gücüne zarar vermeden hayata geçirilmesidir. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Faydaları Nelerdir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın en belirgin faydası, şu ana kadar büyük oranda gönüllülük esasına dayalı olarak yürütülen iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerinin yasal ve hukuksal bir zemine oturtulmasını sağlamasıdır. 1990’lı yılların başından beri küresel ısınmanın dizginlenmesine yönelik atılan tüm adımlara rağmen, bu tarihten itibaren yapılan sera gazı emisyonları yaklaşık %85 oranında arttı. Bu durum, gönüllülük esasına dayalı iklim değişikliği ile mücadele yönteminin etkili olmadığını gösteriyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2035 yılında fosil yakıt ile çalışan araçların yasaklanması ve yeni vergi yükümlülükleri gibi yaptırımlar ile hem üreticilerin ve hem de tüketicilerin iklim değişikliği ile mücadeleye uyum sağlamasını hedefliyor. Hukuki ve yasal yaptırımlar sayesinde, sera gazı emisyonlarının atmosferde konsantrasyonundan kaynaklanabilecek çevresel felaketlerin önlenmesi amaçlanıyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal)’nın bir diğer faydası ise kaynak kullanımı ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi azaltmaktır. Genellikle karbon emisyonundaki artış ile ekonomik büyüme arasında doğru bir orantı olduğuna inanılır. Ancak AB’nin 1990’lı yılların başından itibaren takip ettiği politikalar söz konusu görüşün doğru olmadığını gösteriyor. 1990’dan itibaren ekonomik anlamda %62 büyüyen AB’de karbon emisyonları %24 azaldı. Bu sonuç aynı zamanda 55’e Uyum Paketi’nin hedeflerinin gerçekçiliğini de ispatlatmaktadır. 

AB’nin 1990’lı Yıllardan İtibaren Sera Gazı Emisyonları
AB’nin 1990’lı Yıllardan İtibaren Sera Gazı Emisyonları

Yeşil Mutabakat Ne Zaman Devreye Girecek? (Zorunlu Hale Gelecek Mi?)

Avrupa Yeşil Mutabakatı olarak bilinen 55’e Uyum Paketi ile ilgili yasal süreç oldukça dinamik bir şekilde devam ediyor. 2023 yılının başından itibaren bu yasal düzenlemelerin kademeli olarak devreye girmesi hedefleniyor. 

AB ekonomileri, pandemi sürecinin verdiği hasarı henüz atlatamadılar. Bunun üzerine Şubat 2022’de başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı, AB’de enflasyonun yükselmesine neden olan enerji fiyatlarında dalgalanmalara ve tedarik zincirinde bozulmalara yol açtı. Bu nedenle böylesine zorlu bir süreçte devam eden Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki düzenlemelerin hayata geçirilmesi ile ilgili görüşmelerin tam olarak ne zaman neticeleneceğini kestirmek güç. 

Bununla birlikte 2023 yılından itibaren yeni Emisyon Ticaret Sistemi ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması gibi düzenlemelerin de hayata geçmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonu tarafından Yeşil Mutabakat çerçevesinde teklif edilen taslak düzenlemelerin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nde ayrı ayrı görüşülmesinden sonra yapılacak üçlü görüşmeler ile bu düzenlemelerin yasalaşacak. 

Yeşil Mutabakat – 55’e Uyum Kapsamında Neler Var?

55’e Uyum Paketi aslında birbiri ile bağlantılı teklifler bütününden oluşan AB tarihindeki en kapsamlı yasal düzenlemelerden birisidir. 14 Temmuz 2021’de açıklanan paket ile iklim, enerji, yakıtlar, ulaşım, binalar, toprak kullanımı ve ormanlar ile ilgili mevcut 8 yasal düzenlemede değişiklik yapılması ve 5 yeni yasal düzenlemenin hazırlanması planlanıyordu. Bu kapsamda, AB’de genel anlamda enerji yoğun sektörlerin dahil olduğu Emisyon Ticaret Sistemi’nin gözden geçirilmesi teklifi, 55’e Uyum Paketi’nde en dikkat çeken düzenlemelerin başında geliyor. 

Genel olarak özetlenecek olursa 55’e Uyum Paketi’nin kapsamı; 

55'e Uyum Paketi
55'e Uyum Paketi

Emisyon Ticaret Sistemi

AB Emisyon Ticaret Sistemi, enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren kirleticilerin (polluters) emisyonları ile ilgili “sınırlama ve ticaret (cap and trade)” mekanizması getiren dünyanın ilk karbon marketidir. 

2005 yılından beri yürürlükte olan AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’nin güçlendirilerek genişletilmesi, tüketici davranışlarının değiştirilmesi, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve altyapıların kurulmasında lokomotif rolünü üstleniyor. AB Emisyon Ticaret Sistemi, bir taraftan enerji yoğun sektörlerin karbondan arındırılmasını teşvik ederken, diğer taraftan yeşil dönüşümün gerçekleşmesi için gerekli olan finansal kaynakları sağlar. 

Avrupa Komisyonu tarafından güçlendirilecek olan ETS ile, bu kapsama giren endüstrilerin emisyonlarının 2030 yılına kadar %61 azaltılması teklif edildi. Ayrıca 2023-2025 yılları arasında denizcilik sektörünün de kademeli olarak ETS’ye dahil edilmesi planlanıyor. 2012 yılından beri ETS’ye dahil olan havacılık sektöründeki ücretsiz tahsislerin kaldırılması da 55’e Uyum Paketi’nin hedefleri arasında yer alır. Avrupa dışına yapılan uçuşlar için küresel havacılık emisyonlarını düzenleyen Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme ve Azaltma Planı, Emisyon Ticaret Sistemi bünyesine dahil edilecek.

55’e Uyum Paketi ile, endüstri, ulaşım, binalar ve enerji alanlarında birbirini destekler adımların atılmasını hedefliyor. AB’nin en büyük emisyon kaynaklarından birisi olan karayolu taşımacılığı ve inşaat sektörü, aynı zamanda çok sayıda kişiye istihdam sağlıyor. Emisyon Ticaret Sistemi’nin bu sektörleri kapsayacak şekilde genişletilmesi sayesinde elektrikli araçlar ve ısı pompası gibi yenilikçi teknolojilerin karayolu taşımacılığı ve binalarda yaygınlaşmasını bekleniyor. Özellikle karayolu taşımacılığında daha düşük karbon içeren yakıtlara yönelik teşviklerin getirilmesi ile, araçlardan kaynaklı emisyonların azaltılması hedefleniyor. Ayrıca fosil yakıtlara getirilecek olan karbon ücretleri tek başına tüketici davranışlarını değiştirmeyeceğinden, hızlı bir şekilde alternatif yakıt ve şarj istasyonlarının kurulması AB’nin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. 

Binalar ve Karayolu Taşımacılığının ETS’ye Dahil Edilmesi

Binaların ısınmasında kullanılan fosil yakıtların da ETS’ye dahil edilmesi ile ısınmada daha çevreci alternatiflerin yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Aynı zamanda, binaların enerji verimliliğini de ilgilendiren bu düzenleme ile ısı yalıtımı açısından binaların yenilenmesi teşvik edilecek. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu, 2026 yılından itibaren binaları ve karayolu taşımacılığını ETS’ye dahil etmek istiyor. Getirilecek düzenlemeden kaynaklı fiyat artışlarından son tüketicilerin doğrudan etkilenmemesi için karbon ücretlerinin yakıt tedarikçilerine yansıtılması planlanıyor. 

Denizciliğin ETS’ye Dahil Edilmesi

FuelEU Denizcilik ile bayrağına bakılmaksızın Avrupa Birliği limanlarına gelen gemilere yönelik daha katı emisyon standartları getirilmesi hedefleniyor. Zaman içerisinde daralacak olan emisyon limitleri ile gemilerin alternatif yakıtlara geçmesi teşvik edilecek. Enerji Vergilendirme Direktifi’nde yapılacak değişiklikler ile gelişmiş biyoyakıtlarların geliştirilmesi denizcilik sektörünün düşük emisyonlu yakıtlara geçişini kolaylaştıracak.

ETS’de Yer Alan Havacılık ile İlgili Yeni Düzenlemeler

Havacılık (2012’de ETS’ye dahil edildi) ve denizcilik sektörünün Emisyon Ticaret Sistemi’ne dahil edilmesiyle birlikte artacak olan fosil yakıt fiyatlarından AB vatandaşlarının olumsuz etkilenmemesi için sürdürülebilir yakıtların geliştirilmesi ve bunların maliyet-etkin bir şekilde kullanıcılara sunulması gerekiyor. ReFuelEU Havacılık düzenlemesi ile birlikte yakıt tedarikçiler, havaalanlarında sundukları yakıtların içerisindeki sürdürülebilir yakıtların oranını artırmakla mükellef tutulacaklar. Benzer şekilde e-yakıt olarak bilinen sentetik yakıtların kullanılması da teşvik edilecek. Ayrıca havacılık endüstrisinin de, hidrojen ve elektrik gibi daha düşük emisyonlu teknolojiler ile çalışan uçaklar geliştirmesi, havacılıktan kaynaklanan emisyonların azaltılmasını destekleyecek.

Araçlar İçin Yeni Emisyon Standartları

Karbon emisyonlarının yaklaşık %25’ine yol açan ulaşım sektörünün karbondan arındırılması hava kirliliğinin önlenmesi açısından kritik öneme sahip. Araçlar için CO2 standartlarının gözden geçirilmesi sayesinde ulaşımdan kaynaklanan emisyonların azaltılması amaçlanıyor. Teknolojik gelişmelerin maliyetleri düşürmesi ve araba üreticilerinin elektrikli araca yönelmesi nedeni ile araç maliyetlerinin nispeten düşmesi, tüketicilerin elektrikli araçlara yönelik ilgisini son dönemde artırdı.

Elektrikli Araç Stoğu
Elektrikli Araç Stoğu

Alternatif Yakıt Altyapısı Düzenlemesi

“Alternatif Yakıtlar Altyapısı Düzenlemesi” kapsamında kullanıcı dostu elektrikli şarj istasyonları ve alternatif yakıt istasyonlarının sayısının hızlı bir şekilde artırılması sağlanarak, elektrikli araçlara yönelik hizmetlerin şehirlerde ve kırsal alanlarda kesintisiz olarak verilmesi amaçlanıyor. 

Ayrıca alternatif yakıt istasyonlarının yaygınlaşması, araba endüstrisi için büyük fırsatlar sunuyor. Ortalama olarak bir aracın ömrünün 10-15 yıl olduğu tahmin ediliyor. Tüketici taleplerinin elektrikli araçlara kaymasını sağlamak için fosil yakıtlarla çalışan araçlara yönelik karbon ücretlerinin getirilmesi destekleyici bir tedbir olarak tasarlanıyor. 

2030 yılında yollarda yerini alması beklenen milyonlarca araç için alternatif yakıt istasyonlarının yaygınlaştırılması ve sağlıklı bir batarya tedarik zincirinin oluşturulması gerekiyor. Bu kapsamda araba endüstrisinin finansal olarak desteklenmesi için “Yenilikçilik Fonu” ve AB üyesi devletler tarafından verilen teşviklerin etkin bir şekilde kullanılması bekleniyor. 

Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM)

Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması, AB ETS’de yer alan bazı enerji yoğun sektörlere uygulanan karbon ücretlerinin, ithal edilen bazı ürünleri kapsayacak şekilde genişlemesi olarak tarif edilebilir. 

Enerji-yoğun üretim gerektiren malların Avrupa dışından ithal edilmesi, diğer ülkelerdeki düzenlemelerdeki eksikliklerden dolayı oluşacak karbon sızıntısı riskini artırıyor. Belirli ürünlerin ithali için getirilecek sertifika zorunluluğu ile üretim sürecince oluşan karbon salınımı ve gömülü karbon miktarına göre konulacak karbon vergileri ile üçüncü ülkelerin daha çevreci üretim modellerine geçmeye zorlanması hedefleniyor. Sınırda Karbon Düzenlmesi Mekanizması’nın (CBAM) hayata geçmesi ile AB’deki firmaların rekabet gücünü korumak için verilen karbon tahsisleri de kademeli olarak kaldırılacaktır. CBAM kapsamında getirilen düzenlemelerin Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization (WTO))’nün standartlarına uygun olması, ülkeler arasında ticari konularda hukuki belirsizliklerin ortadan kaldırılması açısından önemli. 

CBAM ile öncelikli olarak çimento, elektrik, gübre, aliminyum, demir ve çelik sektörleri için gölge ETS sisteminin kurulması amaçlanıyor. CBAM kapsamında AB’ye ihracat yapmak isteyen firmalar, ürünlerinde gömülü karbon miktarlarını, AB standartlarına uygun olarak hesaplatmak zorunda kalacaklar. CBAM sertifikalarının ücretleri, ETS sisteminde haftalık karbon ücretinin ortalaması baz alınarak hesaplanacak. Eğer AB’ye ihracat yapmak isteyen firmanın bulunduğu ülkede zorunlu bir karbon ücretlendirme mekanizması varsa, ihtiyaç duyulan CBAM sertifikalarının miktarında azatlıma gidilebilecek. 

Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM)
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM)

Sosyal İklim Fonu

İklim nötr bir ekonomiye geçiş, toplumdaki eşitsizlikleri giderme adına büyük fırsatlar sunuyor. Karbonun ücretlendirilmesi ile elde edilecek gelirler, enerjiye erişmekte sıkıntı çeken sosyal kesimlerin desteklenmesinde, yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesinde ve yeni istihdam alanlarının oluşturulmasında kullanılabilir. Bu nedenle, nesiller, üye ülkeler, bölgeler ve toplumun farklı kesimleri arasında dayanışma, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ana prensibi olarak belirlendi. 

Başta gençler olmak üzere tüketicilerin bilinçlendirilmesi sayesinde karbon ayak izlerinin azaltılması, daha yeşil ve sağlıklı bir çevrenin oluşmasına katkı sunacak. Ancak Yeşil dönüşüm, bazı meslek grupları ve işletmeler için varoluşsal riskleri beraberinde getiriyor. 55’e Uyum Paketi, bu dönüşümden olumsuz etkilenecek olan gruplara yönelik te bazı eylem planları içeriyor. 

Sosyal İklim Fonu, özellikle Emisyon Ticaret Sistemi’nin karayolu ulaşımı ve binaları da kapsayacak şekilde genişletilmesi sonucunda ortaya çıkacak yeni karbon ücretlerinden etkilenecek dar gelirli kesimlerin desteklenmesi için oluşturuluyor. Enerji kıtlığının AB’de 34 milyon kişinin hayatını olumsuz etkilediği tahmin ediliyor. Teşviklerin ortadan kaldırılması ile fosil yakıt fiyatlarında meydana gelmesi beklenen artışların toplumsal açıdan kırılgan olan kesimleri etkilememesi için Sosyal İklim Fonu’na aktarılan gelirlerin kullanılması planlanıyor. 

AB Komisyonu tarafından 14 Temmuz 2021’de yapılan teklife göre 2025-2032 yıllarını kapsayacak şekilde 72 milyar € bütçeye sahip Sosyal İklim Fonu’nun oluşturulması planlanıyor. Binaların ve karayolu ulaşımının Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’ne dahil edilmesi ile elde edilecek gelirin %25’i bu fona aktarılması hedefleniyor. 

Bununla birlikte, üye ülkelerin kendi ETS’lerinden elde edecekleri kaynaklardan da Sosyal İklim Fonu’na aktarılması gerekiyor. AB üyesi ülkeler kendi iklim planlarına sunarak Sosyal İklim Fonu’ndan yararlanmayı talep edecek. Sosyal İklim Fonu’ndan en büyük desteği alması beklenen ülkeler Polanya (%17.6), Fransa (%11.2), İtalya (%10.8), İspanya (%10.5) ve Romanya (%9.3) olarak öne çıkıyor. 

Isınma ve soğutmada enerji verimliliğinin sağlanması için binaların yenilenmesi ve binalara yenilenebilir enerji sistemlerinin entegrasyonu, AB üyesi ülkelerde toplu taşıma sistemlerinin geliştirilmesi, Sosyal İklim Fonu kapsamında desteklenecek öncelikli projeler arasında. 

Avrupa Komisyonu’nun 2028 yılında Çaba Paylaşım Düzenlemesi ve Emisyon Ticaret Sistemi’nin performansı ışığında Sosyal İklim Fonu ile ilgili yeni bir değerlendirme yapması da bekleniyor. 2021-2030 yılında ETS’den elde edilecek gelirlerin %2’si Modernizasyon Fonu’na aktarılarak, AB üyesi ülkeler içerisinde en düşük gelir seviyesine sahip 10 ülkede, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, enerji depolama alanlarındaki projeler desteklenecek. 

Çaba Paylaşım Düzenlemesi

ETS sistemi haricinde kalan ulaşım, binalar, tarım, atıklar vb. AB emisyonlarının %60’ına yol açıyor. AB üyesi ülkeler ulusal gelirleri ile orantılı olarak bu alanlarda bağlayıcı emisyon azaltım hedefleri belirlediler. 2014 yılında getirilen bir düzenleme ile ETS haricinde kalan sektörlerdeki emisyonların 2030 yılına kadar %30 azaltılması hedeflenmişti. 55’e Uyum Paketi ile bu hedef %40’a yükseltildi. Çaba Azaltım Düzenlemesi’ne göre AB üyesi ülkeler, GSMH’ları ve özel durumlarını dikkate alarak ETS sistemi haricinde kalan sektörler için değişen oranlarda emisyon azaltım hedefi belirleyecekler. 

Teklif Edilen Çaba Paylaşım Düzenlemesi
Teklif Edilen Çaba Paylaşım Düzenlemesi

Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve Endüstriyel Dönüşüm

AB’nin endüstrisi sahip olduğu teknolojik kapasite ve uluslararası ticaretteki payı sayesinde diğer ülkelerdeki endüstrileri etkileme potansiyeline sahiptir. Öngörülebilir ve tutarlı bir yasal çerçeve oluşturularak AB endüstrilerinin temiz teknolojilere yatırım yapmasının sağlanması, özellikle karbon yoğun sanayilerden kaynaklı emisyonların azaltılması adına oldukça kritiktir. 

Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’ndan elde edilecek gelirlerle oluşturulacak olan “Yenilikçilik Fonu” ile karbon yakalama ve depolama sistemleri gibi yeni teknolojilerin kurulumunun teşvik edilmesi hedeflenmektedir. 18 Mayıs 2022’de açıklanan REPowerEU Planı ile “Yenilikçilik Fonu”nun bütçesinin 3 milyar €’ya çıkarılması planlanmakta.

Güncellenmiş Endüstriyel Dönüşüm ise sanayileri kuşatan ekosistemin hızlı ve sağlıklı bir şekilde dönüşmesi için yol haritası sunuyor. Dönüşüm için ihtiyaç duyulan yatırımlar, işçilere yeni yeteneklerin kazandırılması, maliyet-etkin temiz teknolojilerin geliştirilmesi gibi unsurlar Endüstriyel Dönüşüm’ün ana omurgasını oluşturuyor. Bu kapsamda AB endüstrilerinin rekabet gücünü koruyabilmesi için ihtiyaç duyulan alanlarda kalifiye elemanın yetiştirilmesi gerekiyor. Avrupa Komisyonu, yeşil Erasmus ve “İklim Koalisyonu için Eğitim” gibi inisiyatifler ile bu alanda boşluğu doldurmayı hedefliyor. “Yetenekler için Pakt” gibi inisiyatifler ise otomotive sektörü gibi kökten değişen endüstriler için uygun nitelikte işgücünün oluşturulmasını hedefliyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Finansmanı

Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde hayata geçirilecek projeler için 2030 yılına kadar yaklaşık 1 trilyon € bütçe ayrıldı. AB’nin 2021-2028 yılları arasındaki bütçesinin %30’u ve pandemi sonrasında AB ekonomilerinin tekrar canlandırılması için oluşturulan NextGenerationEU fonunun önemli bir kısmı, yeşil projelerin hayata geçirilmesi için kullanılacak. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı Yatırım Planı
Avrupa Yeşil Mutabakatı Yatırım Planı

Bir büyüme stratejisi olarak dizayn edilen 55’e Uyum Paketi, yenilikçi düşük emisyonlu teknolojilerin geliştirilmesi ve yeşil iş alanlarına uygun yeni istihdamların sağlanması yeşil ekonomiyi canlandıracak maddeleri de kapsıyor. Avrupa Komisyonu’nun teklifi ile yatırımcılara açık bir rehberlik sunularak, uzun dönemde kullanımdan kalkması beklenen fosil yakıtlara dayalı projelere yatırım yapmamaları sağlanacak. Özellikle yenilenebilir enerji alanında yapılacak yatırımlar sayesinde uzun dönemde rekabet gücünün artırılması da hedefleniyor. Ayrıca Avrupa Birliği ekonomisinin güçlendirilmesini hedefleyen NextGenerationEU paketinin yeşil dönüşümü desteklemesi amaçlanıyor. Ufuk Avrupa (Horizon Europe) programı kapsamında da küçük işletmelerin ve yeşil dönüşüm için gerekli yenilikçi projelerin desteklenmesi ön görülüyor. 

Enerji İle İlgili Düzenlemeler

Sera gazı emisyonlarının %75’ine yol açan enerji sektörünün karbondan arındırılması 55’e Uyum Paketi ile belirlenen hedeflere ulaşılması açısından zaruri. Daha fazla enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji payının artmasının, istihdam ile birlikte ekonomik büyümeyi de desteklemesi öngörülüyor. Bu kapsamda “Yenilenebilir Enerji Direktifi”nin güncellenmesi ile 2030 yılı için yenilenebilir enerji oranı %32’den %40’a yükseltilmesi hedeflenmişti. Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesi ile bir an önce Rusya’ya olan fosil yakıt bağımlılığından kurtulmak isteyen Avrupa Birliği, REPowerEU paketi ile bu hedefi %45 olarak değiştirdi. Üye ülkeler için maliyet açısından en uygun yenilenebilir enerji kaynaklarının belirlenerek yenilenebilir enerjiye dayalı elektrifikasyon hızlandırılacak.

Enerji kullanımının azaltılması, bir taraftan emisyon miktarını azaltırken diğer taraftan tüketici ve endüstrilerin maliyetlerini düşürüyor. Enerji Verimliliği Direktifi’nin gözden geçirilerek AB üyesi ülkeler için bağlayıcı hedeflerin belirlenmesi planlanıyor. Başlangıçta 2030 yılı için belirlenen enerji tüketiminin azaltılması hedefi yine REPowerEU paketi ile %13’e yükseltildi.

“Binaların Enerji Verimliliği Direktifi”nin gözden geçirilmesi sayesinde de inşaat sektöründe sera gazı azaltımı, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji hedefleri bağlamında binaların yenilenme hızı belirlenecek.

Enerji ile ilgili düzenlemeler kapsamında, vergilendirme sisteminin piyasayı korumak ve yeşil dönüşümü gerçekleştirmek için doğru teşvikleri içerecek şekilde yeniden dizayn edilmesine de ihtiyaç duyuluyor. Sosyal etkileri de dikkate alınarak AB’nin iklim ve çevre hedeflerine ulaşabilmek için ısınma ve ulaşım için kullanılan yakıtlara konulacak minimum vergi seviyelerinin belirlenmesi gerekiyor. İlave olarak, havacılık ve denizcilik sektöründe fosil yakıtlara verilen güncelliğini yitirmiş vergi teşviklerinin kaldırılmasına da ihtiyaç duyuluyor. 

Doğanın Güçlendirilmesi ve Karbon Yutaklarının Artırılması

Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde biyoçeşitlilik ve iklim krizlerinin çözümleri birbiri ile ilişkili değerlendiriliyor. Gezegenin verebileceğinden fazlası tüketilmediği ve kırılgan kara & deniz ekosistemlerinin iyileştirildiği takdirde doğa, atmosferde biriken sera gazlarının emilip depolanmasında insanlığın en büyük destekçisi olacaktır.

Yine gıda güvenliğinin sağlanması açısından da tarımda uygulanan tekniklerde öncelikli olarak toprağın durumunun göz önünde bulunduruluyor. “Toprak Kullanımı, Toprak Kullanımının Değişimi ve Ormancılık Düzenlemesi (Land Use, Land Use Change and Forestry Regulation (LULUCF))”nin gözden geçirilmesi teklifi doğanın karbon emilim kapasitesinin artırılmasını hedefliyor. Avrupa Birliği bünyesindeki ormanlar ve diğer karbon yutaklarında yapılacak iyileştirmeler ile 2030 yılına kadar 310 milyon ton sera gazının atmosferden temizlenmesi amaçlanıyor. AB üyesi ülkeler kendi özgün karakteristiklerine uygun olarak bu alanda değişen hedefler belirleyecekler. Avrupa Komisyonu, biyokütle üretiminde doğanın sınırlarının aşılmamasına dikkat çekiyor. 

İklim Diplomasisi

Küresel sera gazı emisyonlarının sadece %8’ine yol açan Avrupa Birliği’nin iklim değişikliği kapsamında tek başına alacağı tedbirler yeterli olmayacaktır. Özellikle ETS’de karbon ücretlerinin yıllar içerisinde artması, kirliliğe yol açan sektörlerin faaliyetlerini başka ülkelere kaydırarak karbon sızıntısına yol açmasına neden olabilir. Tam da bu noktada iklim diplomasisi önem kazanıyor. Bu nedenle Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü’nün rekabet kapsamında getirdiği kurallara riayet ederek, 2027 sonrasında kademeli olarak CBAM’ı hayata geçirmeyi ve 2032 yılına kadar AB’deki sektörlerin rekabet güçlerini koruması için ETS kapsamında dağıttığı ücretsiz karbon tahsislerini kaldırmayı planlıyor.

Etkili emisyon ticaret sistemleri olan ülkelerin CBAM’e tabi olmaması, sera gazı azaltımı için küresel ölçekte benzer sistemlerin kurulmasının teşvik edilmesi adına getirilmesi planlanan bir uygulama. 55’e Uyum Paketi çerçevesinde, AB’nin etkili bir iklim diplomasisi yürüterek bir taraftan emisyon ticaret sistemlerinin kurulumlarını desteklerken diğer taraftan ise iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan az gelişmiş ülkelerin desteklenmesi, iklim değişikliği ile mücadele adına kolektif çabaların sergilenmesini sağlayacaktır. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı Temel Politika Unsurları

55’e Uyum Paketi oluşturulurken sadece karbon ücreti getirilmesi gibi tek bir enstrümana bağımlı kalınmadı. Teklif hazırlanmadan önce yapılan etki analizlerine göre, sadece katı yasal düzenlemeler ile emisyonların azaltılmaya çalışılması toplumun farklı kesimlerine ciddi mali yükler getireceğinden istenen sonuçları üretmeyeceği sonucuna varıldı. Ayrıca karbon ücretlerinin artırılması da market bariyerlerini aşmak için yeterli olmadığında aşağıda belirtilen enstrümanlar kullanılarak en dengeli politikalar oluşturulmaya çalışıldı;

  • Ücretlendirme (ETS ve CBAM’deki karbon ücretleri)
  • Hedefler (farklı sektörler ile ilgili emisyon hedeflerinin belirlenmesi vb)
  • Standartlar (Araçlar ile ilgili emisyon azaltım standartlarının getirilmesi vb.))
  • Destekleyici tedbirler (Artan karbon ücretlerine karşı dar gelirli vatandaşların korunması için oluşturulan Sosyal İklim Fonu vb.) 

Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye

Paris İklim Antlaşması çerçevesinde 2053 yılında net-sıfır olmayı taahhüt eden Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile AB’de başlayan büyük yeşil dönüşüm sürecinin bir benzerinden geçmesi gerekiyor. AB’nin ETS’yi güçlendirmesi ve CBAM ile ETS’yi uluslararası ticareti kapsayacak şekilde genişletmesi dünya genelinde karbon rejimlerinin genişlemesine yol açacak. CBAM ile AB’ye ihraç ettiği belirli kalemlerde vergi ödemek mecburiyetinden kurtulmak için yerli ETS kurulum çalışmalarını hızlandıran Türkiye’de özellikle karbon yoğun endüstrilerin düşük emisyonlu teknolojilere geçmek için çalışmalarını hızlandırmaları gerekiyor. Kısa dönemde ise 2027 yılından itibaren uygulamaya girmesi beklenen CBAM kapsamında uygulanacak karbon ücretlerinden en az seviyede etkilenmek için ilgili sektörlerin karbondan arındırılması için kapsamlı ve koordineli çalışmaların yürütülmesi bir zorunluluk haline geldi.

Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında hayata geçirilecek olan “Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi” ile çok geniş bir yelpazede ürünlerle ilgili getirilecek olan yeni standartlar nedeniyle, önümüzdeki dönemde kirliliğe yol açan şirketlerin kademeli olarak tedarik zincirlerinden çıkarılması bekleniyor. Türkiye’nin uluslararası ticarette rekabet gücünü koruyabilmesi için özellikle ürünlere yönelik olarak getirilecek olan bu düzenlemeleri yakından takip ederek uyum kapsamında gerekli tedbirleri alması gerekiyor. 

Türkiye - Avrupa Birliği Ticaret İlişkileri

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uzun vadede  neredeyse bütün sektörleri derinden etkilemesi bekleniyor. Sınırdan Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın hayata geçmesi ile birlikte ilk etapta; demir/çelik, gübre, çimento, alüminyum vb. yoğun karbon emisyonlara neden olan sektörlerin karbon ücreti ile karşılaşması bekleniyor. Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması kapsamında karbon ücreti ödemekten kaçınmak için Emisyon Ticaret Sistemi kurması, Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan bağımsız olarak güç istasyonları ve diğer ağır sanayi kuruluşlarının etkilenmesine yol açacak. Yine Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde uygulamaya sokulacak olan Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi nedeni ile başta elektronik ve tekstil ürünleri olmak üzere Avrupa Birliği’ne Türkiye’den ihraç edilen neredeyse tüm ürünlerin düşük emisyonlu ve döngüsel ekonomi kriterlerine uygun olması gerekecek.