Enerjinin üretilmesi ve kullanımı sera gazı emisyonlarının yaklaşık %75’ine yol açıyor. Günümüzde Avrupa Birliği’nin enerji sistemlerinin yaklaşık dörtte üçü fosil yakıtlara dayanıyor. Enerji sistemlerinin karbondan arındırılması Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2030 ve 2050 iklim hedeflerine ulaşılması açısından kritik öneme sahip. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın başarısı petrol, doğal gaz ve kömür kullanımının sonlandırılmasına bağlı. Enerji sektörünün karbondan arındırılması için enerjinin üretiminde, taşınmasında, vergilendirilmesinde ve verimli kullanılmasında radikal değişikliklere gidilmesi gerekiyor. Çok büyük finansal yatırımlar gerektiren enerji sektörünün kısa sürede değişimi mümkün görülmüyor.
Üretim süreçlerinin enerji fiyatlarına bağlı olması nedeni ile radikal bir şekilde fosil yakıtlardan çıkılması ve bunun alternatif yakıt sistemleri ile desteklenmemesi halinde, sosyal kırılmalara neden olabilecek fiyat artışları ile karşılaşılabilir. Bu nedenle Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde enerji sektörünü etkileyecek düzenlemelerin çok dikkatli bir şekilde hazırlanması gerekiyor. Paris İklim Anlaşması kapsamında 2053 yılında net-sıfır olacağını taahhüt eden Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde enerji alanına yönelik getirilecek olan yenilikleri yakından takip ederek kendi sosyo-politik gerçeklerine uygun benzer düzenlemeleri hayata geçirmeli. Bu yazımızda Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın enerjiye yönelik düzenlemeleri ile ilgili detayları bulacaksınız.
2021 yılı itibariyle AB enerji yapısının %35’ini petrol, %24’ünü doğal gaz ve %14’ünü kömür oluşturuyordu.1990’lı yıllardan itibaren alınan tedbirler sayesinde AB’de 2000’li yılların başında %31 olan kömür kullanımı 2018 yılında %19’a, 2019 yılında ise %14’e düştü. Emisyon Ticaret Sistemi’nde yapılacak yeni değişiklikler ile uzun vadede kömür kullanımının sonlanması bekleniyor. Şubat 2022’de başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı’nın tetiklediği enerji krizi nedeni ile her ne kadar bazı AB üyesi ülkeler geçici olarak tekrar kömür kullanımına yönelse de, çok büyük bir kısmı 2040 yılına kadar kömür kullanımını sonlandırmayı planlıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde atılacak adımlar ile 2050 yılında petrol kullanımını tamamen sonlandırılması, doğal gazın ise enerji yapısında sadece %10’luk bir paya sahip olması bekleniyor.
Kömür enerji kaynakları içerisinde en fazla emisyona neden olan kaynak olarak öne çıkıyor. Avrupa Birliği’nin enerji sektöründeki emisyonlarının yaklaşık yarısı kömürden kaynaklanıyor. Bu nedenle, 2050 yılında net-sıfır hedefine ulaşmak isteyen Avrupa Birliği’nin kömür tüketimini sonlandırması şart. Üye ülkeler içerisinde sadece Polonya’da kömür madenciliği yapılıyor. Son yıllarda AB’de kömür tüketimi azalsa da aralarında Polonya, Çekya, Bulgaristan, Almanya, Slovenya, Yunanistan ve Romanya’nın bulunduğu bazı üye ülkelerde elektrik üretiminin %20’si hala kömürden sağlanıyor.
Gelecekte enerji sektörünün nasıl olması gerektiği ile ilgili farklı fikirler olsa da aşağıdaki beş husus ile ilgili genel bir mutabakat var;
Enerji alanında temel olarak odaklanılan üç ana husus bulunuyor;
Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen düzenlemelerin ana amaçları;
Karbondioksite göre nispeten daha az sürede atmosferde kalan metan gazının sera etkisi oldukça yüksek. IPCC raporlarına göre 20 yıl içerisinde metan gazının küresel ısıtma potansiyeli karbondioksitten 81 kat daha fazla. AB ETS tarafından düzenlenmeyen metan emisyonlarına Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ayrı bir önem veriliyor. Tarım, atık, petrol ve doğal gaz sektörleri metan emisyonlarının ana kaynakları arasında.
Belirlenen ana amaçlara ulaşılabilmesi için enerji alanında yürürlükte olan bazı direktifler 2030 hedefleri doğrultusunda gözden geçiriliyor. “Yenilenebilir Enerji Direktifi”, “Enerji Verimliliği Direktifi”, “Enerji’nin Vergilendirilmesi Direktifi” ve “Binaların Enerji Performansı Direktifi”, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında belirlenen 2050 karbon nötr hedefi kapsamında revize edilecek. Enerji alanında Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen bir diğer önemli düzenleme ise, Avrupa Birliği’nde sürdürülebilir bir hidrojen ekosistemi oluşturmayı hedefleyen “Hidrojen Stratejisi”dir. Yazının müteakip paragraflarında, bu direktifleri genel hatları ile ele aldık.
2009 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Direktifi ile 2020 yılında yenilenebilir enerjinin AB’deki payının %20’ye çıkarılması hedeflenmişti. 2018 yılında yapılan değişiklik ile bu hedef 2030 yılı için %32’ye çıkarıldı. Bu hedefe ulaşma kapsamında AB, bariyerleri kaldırma adına ortak prensipler ve kurallar geliştirdi. Bir taraftan yenilenebilir enerji sistemlerindeki maliyetleri düşürülürken diğer taraftan ise bu alanda yatırımları artırma adına bir takım teşvikler getirildi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2030 yılı için belirlenen sera gazı emisyonlarının %55 azaltılması hedefi doğrultusunda yenilenebilir enerji sistemleri hedeflerinin yükseltilmesi gerekiyor. Temmuz 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan paket kapsamında %40’a çıkarılan yenilenebilir enerji hedefi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Rusya’ya olan fosil yakıt bağımlılığından hızlı bir şekilde kurtulmak isteyen AB tarafından %45’e yükseltildi.
Yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygınlaştırılmasının önünde bir takım idari, finansal ve politik engeller bulunuyor. Söz konusu direktifin gözden geçirilmesi kapsamında üye ülkelerde yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumu ile ilgili idari prosedürlerin sadeleştirilmesi ve go-to-areas gibi yenilenebilir enerji sistemleri kurulumuna önceden izin verilen alanların belirlenmesi de hedefleniyor. Özellikle Rusya’ya olan fosil yakıt bağımlılığından kurtulmak isteyen Avrupa Birliği çok hızlı bir şekilde yenilenebilir enerji kapasitesini artırmak istediğinden, bu sistemlerin kurulumunda çalışacak nitelikli iş gücünün oluşturulması için de planlamalar yapıyor. Yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumunu teşvik etmek için yapılan uzun dönemli güç alım anlaşmaları da direktifin gözden geçirilmesi kapsamında ele alınan konular arasında.
2030 yılında AB üyesi ülkelerde toplam 30 milyon elektrikli aracın yollarda yerini alması bekleniyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının güneş ve rüzgar gibi değişken unsurlara bağlı olması nedeni ile enerji arzında meydana gelebilecek dalgalanmalardan kaynaklanabilecek sorunlarla ilgili bazı tedbirlerin alınması gerekiyor.
AB enerji verimliliği konusunda atacağı adımlar ile enerji faturalarını düşürmeyi, enerji sektörünün çevreye verdiği zararları azaltmayı, iklim değişikliği ile başa çıkmayı ve fosil yakıtlar konusunda dışa olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Enerjinin üretilmesinden tüketilmesine kadar ki tüm süreci kapsayacak şekilde uygulanacak tedbirler ile finansal açıdan önemli miktarlarda tasarruf sağlamak ta mümkün. Binalar, ulaşım, enerji tedarik zincirleri ve ürünlerin dizayn aşamaları, enerji verimliliği açısından başlıca düzenlemelerin yapılacağı alanlar arasında. Avrupa Komisyonu tarafından 2020 yılında yayınlanan rapora göre AB üyesi ülkeler, COVID-19 pandemisinin kısıtlayıcı etkilerinin yardımı ile 2020 yılı için belirlenen enerji tasarrufu hedeflerine ulaşabildi. Pandemi öncesi verilerine göre 2020 hedeflerine ulaşılması mümkün değildi.
2018 yılında Enerji Verimliliği Direktifi’nde yapılan düzenleme ile 2030 yılı için enerji tüketiminin %32.5 azaltılması hedefi benimsenmişti. Nihai enerji tüketiminde 956 Mtoe’ye, ana enerji tüketiminde ise 1.273 Mtoes tasarrufa karşılık gelen bu hedef doğrultusunda AB üyesi ülkeler kendi milli enerji ve iklim planlarını hazırladılar. Temmuz 2021’de açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile iklim değişikliği konusunda daha iddialı hedefler benimseyen AB, 2018 yılında benimsediği %32.5’lik enerji tasarrufu hedefini %9 oranında artırdı. Üye ülkeler kendi GDP’leri, enerji altyapıları ve tasarruf yapma imkanlarına göre değişen hedefler belirleyecekler.
Avrupa Komisyonu tarafından yapılan etki değerlendirmesine göre Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde belirlenen hedeflere ulaşılabilmesi için enerji verimliliği konusunda daha radikal tedbirlerin alınması gerekiyor. Komisyon’un ulaştığı temel bulgular;
Avrupa Komisyonu tarafından 2021 yılında yayınlanan aşağıdaki teknik raporlar enerji verimliliği konusunu farklı yönleri ile ele alıyor;
Enerji Verimliliği Direktifi’nin gözden geçirilmesi ile ilgili Avrupa Komisyonu tarafından getirilen teklifte 2030 yılı için nihai (787Mtoe) ve ana enerji tüketimleri (1023 Mtoe) için üst sınırlar belirlendi. Kamu kurumlarına yönelik olarak getirilen enerji tasarruf standartları, kamu kaynaklarının enerji verimliliğini teşvik edecek şekilde kullanılmasını hedefliyor. Avrupa Komisyonu tarafından 2021 yılında sunulan yıllık tasarruf oranları, Ukrayna-Rusya Savaşı sonrasında yapılan REPowerEU ile yükseltildi.
Üye ülkeler için belirlenen enerji tasarruf yükümlülükleri de yükseltiliyor. Malta ve GKRY için %0.24 olarak belirlenen enerji tasarruf hedefinin 2024 yılından itibaren Avrupa Komisyonu tarafından %1.5’a yükseltilmesi teklif edildi. Enerji verilerinin şeffaf bir şekilde takip edilebilmesi için üye ülkeler ayrıca enerji tüketimi veri merkezlerindeki bilgileri paylaşacak. Bu veriler, enerji yönetimi ve denetimi açısından da önem arz ediyor. Tüketicilerin enerji verimliliği kapsamında bilgilendirilmesi, ısıtma & soğutma için kullanılacak minimum yenilenebilir enerji miktarlarının belirlenmesi direktifin gözden geçirilmesi kapsamında ele alınan konular arasında.
Günümüzde AB’de tüketilen hidrojenin üretim sürecinde oldukça yoğun karbon emisyonu gerçekleşiyor. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak hidrojen; çelik üretiminde, büyük vasıtalarda ve denizcilik & havacılık sektörlerinde kullanılabilir. Bazı sektörlerdeki enerji talepleri doğrudan hidrojen yerine, hidrojen içeren yakıtlar ile karşılanabilir. Buna verilebilecek en güzel örnek hidrojen ile karbondioksit bileşiminden oluşan ve havacılık sektöründe kullanılan kerosen.
Temmuz 2020’de AB Komisyonu tarafından hazırlanan Hidrojen Stratejisi ile yenilenebilir hidrojen kapasitesinin artırılması öncelikli hedef olarak belirlendi. Yine aynı belgede, kısa dönemde düşük emisyonlu hidrojene de ihtiyaç duyulabileceği ifade edildi. Farklı sektörlerdeki altyapı kurulumlarına bağlı olarak değişen hızlarda hidrojen kullanımının yaygınlaşması bekleniyor.
Enerji bulmacasının kayıp parçası olarak nitelendirilen hidrojenin gelecek yıllarda enerji tedarik zincirinin önemli bir halkası olması bekleniyor. IRENA tarafından yapılan senaryo çalışmalarına göre 2050 yılında nihai enerji tüketiminin %12’si hidrojen tarafından sağlanabilir. Dünyanın her yerinde yenilenebilir enerjinin elde ediliyor olması, küresel enerji ticaret yollarının da hidrojen teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak değişmesini sağlayabilir. Mevcut doğalgaz boru hatlarında yapılacak modifikasyonlar ile hidrojenin transferi mümkün.
Halihazırda hidrojenin AB enerji tüketimindeki payı yaklaşık %2 civarında ve hidrojen çoğunlukla plastik ve gübre gibi ürünler için kimya endüstrisinde kullanılıyor. Hidrojen üretiminde %96 oranında kullanılan doğal gaz nedeni ile ciddi miktarda CO2 emisyonu da meydana geliyor. AB tarafından 2020 yılında kabul edilen “Hidrojen Stratejisi” ile teknoloji ve altyapı yatırımları ile Avrupa’da bir hidrojen ekosisteminin oluşturulması amaçlanıyor.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlamasından sonra açıklanan REPowerEU ile Avrupa Komisyonu, hidrojen konusundaki hedefini Rusya’ya olan fosil yakıt bağımlılığından kurtulmak için daha fazla yükselterek somut adımlar atmak için harekete geçti. Yenilenebilir Enerji Direktifi’nin gözden geçirilmesi teklifi kapsamında 2030 yılı için 5.6 milyon ton olarak belirlenen hidrojen üretme/ithal etme hedefi, REPowerEU ile 20 milyon tona yükseltildi. Yenilenebilir hidrojen ve amonyumun öncelikli olarak karbondan arındırılması güç olan ulaşım ve enerji-yoğun endüstrilerde kullanılması planlanıyor. Bu alanlarda hidrojen altyapısının oluşturulması için yapılacak yatırımlar da AB’nin öncelik verdiği konular arasında.
Güncelliğini yitirmiş mevcut Enerji Vergilendirme Direktifi’nin revize edilmesi ile birlikte fosil yakıtlara verilen teşviklerin sonlandırılması hedefleniyor. Bu kapsamda minimum oranların yeniden belirlenmesi ve hacim tabanlı yaklaşımın enerji içeriği ve performansı ile değiştirilmesi öncelikli konular arasında. Mevcut direktifin etkinliği, kapsadığı ürünlerin güncelliğini yitirmesi ve bazı vergi muafiyetlerinden dolayı oldukça azalıyor. Temmuz 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından sunulan teklif ile Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın 2030 hedeflerine uygun olarak karbonsuzlaştırmayı sağlayacak yenilikçi teknolojilerin teşvik edilmesi ve fosil yakıtlara verilen desteklerin sonlandırılmasını destekleyecek bir vergi yapısına geçilmesi isteniyor.
Vergilendirme konusu büyük oranda üye ülkelerin yetki alanına giriyor. AB seviyesinde genellikle piyasaların uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayacak minimum vergi oranları belirleniyor. 55’e Uyum Paketi kapsamında getirilen teklif ile vergi oranları ve tabanlarının sadeleştirilerek geliştirilmesi öngörülüyor. Ayrıca;
2003 yılında yürürlüğe giren mevcut enerji vergilendirme direktifine üye ülker Ocak 2004’ten itibaren uymaya başladılar. Mevcut direktifte ürünlerin enerji içerikleri ve çevresel performansları ile asgari vergi oranları arasında herhangi bir bağ bulunmuyor. Ayrıca, sürdürülebilir biyoyakıt ve hidrojen gibi alternatif yakıtlardaki gelişmeler enerji vergilendirme direktifinin mevcut haline yansıtılmamış durumda. Dolayısıyla, temiz teknolojiler ve sürdürülebilir yakıtlara yönelik teşvikler istenen seviyede değil.
İklim hedeflerine ulaşma kapsamında enerji ürünlerinin vergilendirilmesi konusu son dönemde oldukça fazla önem kazandı. Komisyon tarafından önerilen teklifte yer alan başlıca yenilikler;
Yeni teklif ile depolanan enerji için çift vergilendirmenin (double taxation) önüne geçilmeye çalışılıyor. 2003 yılında konulan minimum vergi oranları hiç güncellenmemişti. Getirilen teklif ile güncellenecek olan minimum vergi oranlarının her beş yılda bir güncellenmesi planlanıyor. Avrupa Komisyonu, üye ülkeler arasında meydana gelen vergi rekabetinden kaynaklı çevresel sorunları gidermeye çalışırken, elde edilen gelirlerin de korunmasını amaçlıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik gibi ürünlere yönelik vergi oranlarının düşürülmesi, daha fazla finansal kaynağın bu enerji kaynaklarına aktarılmasını sağlayacaktır.
Aralık 2021’de Avrupa Komisyonu 55’e Uyum Paketi kapsamında “Binaların Enerji Performansı Direktifi”nin gözden geçirilmesi ile ilgili bir teklif sundu. Bu teklif, binaların yenileme hızını artırmayı, enerji tüketimi & sera gazı emisyonlarını azaltmayı, binalarda yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı hedefliyor. Binaların Enerji Performansı Direktifi’nin gözden geçirilmesi teklifi ile birlikte 2027’den sonra zorunlu olması beklenen yeni binalar için sıfır-emisyon standardı, 2030 yılından sonra yenileme dalgası ile tüm binalar için geçerli olması bekleniyor. Binalar için minimum enerji performans standartlarının belirlenmesi ve enerji verimliliği açısından en kötü performansa sahip binaların %15’inin yenilenmesi teklif kapsamında yer alan hususlar arasında. Binalar için geçerli olan A-G arası enerji markalamasına göre bütün binaların en az E sınıfında yer almasının zorunlu hale getirilmesi planlanıyor. Binalar için yenileme pasaportu getirilmesi, fosil yakıtlar için verilen teşviklerin sonlandırılması ve binalarda otomasyon sistemlerinin yaygınlaştırılması teklifle birlikte getirilen yenilikler olarak dikkat çekiyor.
AB üyesi ülkeler 2030, 2040 ve 2050 yıllarına yönelik binaların yenilenmesine yönelik somut hedefler belirleyecekler. Her beş yılda bir üye ülkeler tarafından teslim edilecek bu planlar Avrupa Komisyonu tarafından incelenecek. Koruma altında olan binaların teknik karakterleri bozulmadan enerji verimliliği açısından yenilenmesine imkan verecek şekilde de bir takım düzenlemelerin getirilmesi planlanıyor.
Binaların yaşam döngülerine yönelik Küresel Isınma Potansiyelleri (Global Warming Potential (GWP))’lerinin hesaplanmasının 2030 yılından sonra zorunlu tutulması amaçlanıyor. İklim değişikliğini olumsuz etkilerinden insanların korunması için binaların iklimlendirme koşulları ile ilgili de bir takım yeni standartlar getiriliyor.
Enerji verimliliği açısından G olarak sınıflandırılan binaların yenileme dalgası ile (renovation wave) 2027 yılına kadar en az F sınıfına geçmesi ve 2030’a kadar ise E sınıfına yükseltilmesi hedefleniyor.
Esenkent Mahallesi, Çınaraltı Sokak, Güven Apt. No: 3C, Maltepe/İstanbul
iletisim@yesilbuyume.org