İklim değişikliği, gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olarak kentlerimizi ve yerel topluluklarımızı derinden etkilemektedir. Artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları, deniz seviyesinin yükselmesi ve su kaynaklarının azalması gibi olumsuzluklar, kentsel yaşamı ve altyapıyı ciddi şekilde zorlamaktadır. Bu küresel krizle mücadelede, kentlerin ve yerel yönetimlerin rolü giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan Türkiye Uzun Dönemli İklim Stratejisi (2053) gibi ulusal iklim değişikliği politikaları ve yasal yükümlülükler , yerel düzeyde atılacak adımların önemini vurgulamaktadır. Bu yazımızda, iklim değişikliğinin kentler üzerindeki etkilerini, yerel iklim eylem planlarının (YİDEP) bu mücadeledeki kritik rolünü ve Türkiye’deki güncel gelişmeleri ele alacağız.
Kentler Neden İklim Değişikliğinin Ön Saflarında?
Kentler, dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yapmakta ve küresel enerji tüketiminin yaklaşık üçte ikisinden, sera gazı emisyonlarının ise %70‘inden fazlasından sorumlu tutulmaktadır. Bu yoğunluk, kentleri iklim değişikliğinin hem ana kaynaklarından biri hem de olumsuz etkilerine karşı en savunmasız alanlardan biri haline getirmektedir. Sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları gibi aşırı hava olayları, kentsel altyapıya zarar vermekte, insan sağlığını tehdit etmekte ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Özellikle yoğun nüfuslu, altyapısı yetersiz ve kıyı bölgelerinde yer alan kentler, bu risklerle daha yoğun bir şekilde yüzleşmektedir.
Aşağıdaki infografikte dünya genelinde kıtalara göre şehir nufüs oranları yeralmaktadır.
Türkiye Uzun Dönemli İklim Stratejisi (2053) belgesinde de belirtildiği üzere, iklim değişikliğinin kentler üzerindeki etkilerine yönelik uyum stratejileri geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu stratejiler, kentsel altyapının güçlendirilmesini, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini, afet risklerinin azaltılmasını ve genel olarak kentlerin iklim değişikliğine karşı daha dirençli hale getirilmesini hedeflemektedir. Strateji, aynı zamanda yerel yönetimlerin iklim değişikliği ile mücadele kapasitelerinin artırılmasının altını çizmektedir.
Kentler iklim değişikliğinin etkilerine hazır mı?
Dünya’da kentlerin büyük bir bölümü, kentleşmenin getirdiği ve iklim krizinin yarattığı olumsuz etkilere karşı hazırlıklı değil. Sera gazı emisyonlarının başlıca kaynakları arasında olan kentlerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine katkıları oldukça yüksek. Tahminler, kentlerin küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarının %75’inden sorumlu olduğu ve ulaşım ile binaların en büyük sera gazı kaynağı arasında yer aldığını gösteriyor. Dünyada sadece %2’lik bir alanı kaplayan kentler, yine Birleşmiş Milletlerin verilerine göre ekonomik döngünün %70’ini içeriyor. Enerji tüketiminin %60’ı ve atıkların %70’i kentlerde oluşuyor.
Yerel İklim Eylem Planları (YİDEP): Çözümün Anahtarı
Yerel İklim Eylem Planları (YİDEP), kentlerin iklim değişikliğiyle mücadelede somut adımlar atmasını sağlayan stratejik yol haritalarıdır. Bu planlar, yerel koşulları ve ihtiyaçları dikkate alarak, sera gazı emisyonlarını azaltmaya (azaltım) ve iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerine uyum sağlamaya (uyum) yönelik hedefleri, eylemleri ve politikaları içerir. Türkiye Uzun Dönemli İklim Stratejisi (2053) gibi ulusal iklim değişikliği politikaları ve yasal yükümlülükler de YİDEP’lerin hazırlanması ve uygulanmasının teşvik edilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır.
Etkili bir YİDEP, aşağıdaki temel unsurları kapsamalıdır:
- Mevcut Durum Analizi ve Sera Gazı Envanteri: Kentin mevcut sera gazı emisyon kaynaklarının belirlenmesi ve iklim değişikliğine karşı kırılganlıklarının değerlendirilmesi.
- Azaltım Hedefleri ve Stratejileri: Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı, sürdürülebilir ulaşım, atık yönetimi gibi alanlarda somut azaltım hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için eylemler belirlenmesi. Türkiye’nin 2053 stratejisi, özellikle binalarda enerji verimliliği (Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar – nSEB), sürdürülebilir kentsel hareketlilik planları (SKHP) ve atıkların kaynağında azaltılması gibi konulara odaklanmaktadır.
- Uyum Hedefleri ve Stratejileri: Su kaynaklarının korunması, yeşil altyapının geliştirilmesi, afet risk yönetimi, halk sağlığının korunması gibi alanlarda uyum kapasitesini artıracak hedefler ve eylemlerin planlanması. İklim dostu ve dirençli kent planlaması yaklaşımlarının benimsenmesi bu noktada kritik bir rol oynamaktadır.
- Uygulama, İzleme ve Değerlendirme Mekanizmaları: Planın etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak sorumlulukların belirlenmesi, ilerlemenin düzenli olarak izlenmesi ve planın periyodik olarak güncellenmesi.
- Paydaş Katılımı: Planın hazırlanması ve uygulanması süreçlerine yerel halkın, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve akademinin aktif katılımının sağlanması. Türkiye’nin 2053 stratejisinin hazırlanma sürecinde 175‘ten fazla paydaş kurumdan yaklaşık 6.000 katılımcının yer aldığı 200’ü aşkın toplantının yapılmış olması, paydaş katılımının ulusal düzeyde de ne kadar önemsendiğini göstermektedir.
Türkiye’de Kentler ve İklim Eylemi: Güncel Gelişmeler
Türkiye, Paris Anlaşması’nı onaylayarak ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’ni ilan ederek iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılığını ortaya koymuştur. Bu hedefe ulaşmada yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ilgili diğer kurumlar, belediyelerin YİDEP hazırlama ve uygulama kapasitelerini artırmaya yönelik çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
Türkiye Uzun Dönemli İklim Stratejisi (2053), bu çabaları destekler nitelikte olup, kentlerin iklim direncini artıracak ve düşük karbonlu kalkınmayı destekleyecek bir dizi strateji ve hedef ortaya koymaktadır. Bu stratejiler arasında, binalarda enerji verimliliğinin artırılması, kentsel ulaşımda sürdürülebilir modlara geçişin hızlandırılması, atık yönetiminde döngüsel ekonomi prensiplerinin benimsenmesi ve kentlerde yeşil alanların çoğaltılması gibi konular öne çıkmaktadır. Bu tür çabalar, iklim değişikliğiyle mücadelede akıllı şehirlerin potansiyelini de gözler önüne sermektedir. Ayrıca, iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması ve yerel yönetimlerin teknik kapasitelerinin geliştirilmesi de stratejinin önemli bileşenlerindendir.
Sonuç ve Geleceğe Bakış
İklim değişikliğiyle mücadele, küresel bir çaba gerektirmekle birlikte, başarının anahtarı yerel eylemlerde yatmaktadır. Kentler, bu mücadelenin hem merkezinde hem de çözümün önemli bir parçasıdır. Etkili bir şekilde tasarlanmış ve uygulanmış Yerel İklim Eylem Planları, kentlerimizin daha yaşanabilir, dirençli ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesinde hayati bir rol oynamaktadır. Bu konuda Belfast gibi başarılı yerel yönetim örnekleri , diğer şehirlere ilham vermektedir. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi gibi ulusal taahhütler, yerel yönetimlerin bu konudaki çabalarını daha da anlamlı kılmakta ve desteklemektedir. Gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre bırakabilmek için, kentlerimizde iklim eylemini hızlandırmak ve YİDEP’leri etkin bir şekilde hayata geçirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu süreçte, sürdürülebilirlik stratejisi geliştirme konusunda profesyonel destek almak, yerel yönetimlerin ve kurumların hedeflerine daha etkin ulaşmalarına yardımcı olabilir.
Referanslar:
- T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı & T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı. (2025). Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Stratejisi (2053). URL: https://iklim.gov.tr/db/turkce/dokumanlar/turkiyenin–8230-3143-20250210095501.pdf (Erişim Tarihi: 13 Mayıs 2025)
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz