2023’te raporlama döneminin başlaması, 2026’da ise tamamen devreye girmesi planlanan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamına ilk aşamada demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik olmak üzere beş sektör dahil edildi. Peki Avrupa Birliği neden SKDM’ye bu beş sektörle başladı? Bu yazı dizimizde bu sorunun cevabını arayacağız.

SKDM ile AB Emisyon Ticaret Sistemi arasındaki ilişki

SKDM’nin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için sektörel kapsamın doğru belirlenmesi büyük önem taşıyor. SKDM kapsamının seçimi, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) tarafından kapsanan sektörlere ait ürünler dikkate alınarak belirlendi. 2005 yılından beri uygulamada olan AB ETS artık tamamen olgunlaştığı için sistem içerisinde uygulanan karbon ücretleri göreceli olarak istikrarlı hale geldi.  Dolayısıyla SKDM kapsamı belirlenirken AB ETS sektörleri ile tutarlı bir yaklaşımın sağlanmış olması son derece mantıklı.

Kapsamın belirlenmesinde iki temel faktör var:

  • AB’nin ithal ettiği enerji yoğun ürünler açısından AB ETS karbon fiyatlandırmasına tabi olan AB’li üreticiler ile üçüncü ülkelerdeki firmaların aynı maliyetlere maruz kalmasını sağlamak 
  • Karbon kaçağı risklerini azaltmak 

AB’nin yayınlamış olduğu teklif incelendiğinde, kapsamı belirlemek için şu kriterlere önem verdiği söylenebilir:

  • Sektörün sera gazı emisyonlarının en büyük toplam yayıcılarından biri olup olmadığı,
  • AB ETS Direktifi uyarınca tanımlandığı şekliyle, sektörün önemli bir karbon kaçağı riskine maruz kalması

Sera gazından en çok sorumlu sektörler

Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyar ton sera gazı emisyonu gerçekleşiyor. Peki bu kadar emisyondan en çok kim ya da kimler sorumlu? Sektörel bazda en büyük sera gazı yayıcılara bir bakalım. Görsel 2016’daki küresel sera gazı emisyonlarının dökümünü gösteriyor ki bu, İklim İzleme ve Dünya Kaynakları Enstitüsü (Climate Watch and the World Resources Institute) tarafından yayınlanan, sektörlere göre küresel emisyonların en son dökümü (Ritchie, Roser, & Rosado, 2020).

Şekil 1:  Sektörlere göre sera gazı emisyonları (Kaynak: Our World in Data)

Pasta grafiğindeki sektörlerin ve alt sektörlerin her biri tek tek incelendiğinde demir ve çelik üretiminden kaynaklanan enerjiyle ilgili emisyonlar %7,2, çimento üretimi %3, gübre üretimini de içeren kimyasal ve petrokimyasal üretim kaynaklı emisyonlar %3,6, alüminyum gibi demir dışı metallerin üretimi ise küresel sera gazı emisyonlarının %0,7’sinden sorumlu.

Şekil 2: AB ETS’nin işleyişi (Kaynak: Hollanda Emisyon Otoritesi (Dutch Emission Authority))

AB, en büyük emisyon yayıcılardan biri olup olmadığına ve karbon kaçağı riskine bakarak toplam 12 sektörün kısa bir listesini çıkardı. Emisyonların çoğundan bu birkaç sektörün sorumlu olduğu söylenebilir.

Kısa Sektör AdıTesis SayısıEmisyon (kt C02/yıl)
Demir/Çelik485159.861
Rafineriler130132.164
Çimento214118.164
Organik Kimyasallar33164.877
Gübre9936.995
Kağıt Hamuru ve Kağıt67227.233
Kireç Harçlı Sıva19326.151
İnorganik Kimyasallar14922.483
Cam32618.226
Alüminyum8913.755
Seramik3507.810
Polimerler1215.655
Diğerleri120066.902
Şekil 3:  Emisyonlara göre sıralanmış toplu sektörlerin kısa listesi (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

SKDM’nin uygulanmasına yönelik dikkate alınması gereken faktörler

SKDM kapsamına girecek ürünlerin belirlenmesinde özellikle ürünlerin emisyon yoğunlukları ve ticaretteki hacimleri belirleyici oldu.

Gömülü emisyon yoğunlukları ve SKDM

SKDM kapsamının geniş olması, sistemin teknik uygulanabilirliği ve fiili uygulanabilirliği ile ilişkili olmalı. İthal edilen bir ürün SKDM’ye tabi olduğunda, yetkili makamın ithal edilen ürünü tanımlayabilmesi, kapsamda olup olmayacağını kontrol etmesi ve ardından SKDM sertifikaları veya bir tüketim vergisi tarafından kapsanacak olan ilgili gömülü emisyon miktarının belirlenmesi gerekecek. Bu açıdan iki temel boyut kritik:

  • İlki, teklifin kapsayacağı sektörlerin sektör isimleriyle değil, ürünlerinin açık bir tanımıyla anılabilmesiyle ilgili. demir ve çelik sektörünün aksine pik demir veya “demir ve çelik birincil formları” veya çimento sektörü için çimento yerine klinker olarak tanımlanabilmesi bu duruma örnek gösterilebilir. Ürünler AB’ye girdiğinde SKDM’ ye tabi olması gereken emisyon miktarının kolayca belirlenmesini sağlamak için bunun yeterli derecede tanımlanması gerekir. 
  • İkincisi, SKDM’yi uygulanabilir kılmak için ürünlerin pratikte yeterince tanımlanıp tanımlanamayacağı ile ilgili. SKDM ‘nin etkili bir şekilde uygulanması için bir ürün, tanımıyla açık bir şekilde ilişkilendirilebilir olmalı ve gömülü emisyonların referans değerlerini belirlemek için yeterli bilgi mevcut olmalı. Gömülü emisyonlar için referans değerleri tanımlamanın fizibilitesi bir ürünün SKDM ‘ye dahil edilmesi için en belirleyici argüman. Bu tür referans değerler olmadan, ithalatta ödenecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) yükümlülüğünü hesaplamak mümkün değil. 

Ticaret yoğunluğu ve SKDM

Aşağıdaki grafikler demir-çelik, çimento, alüminyum ve gübre sektörleri için AB’deki ithalat ve ihracatı hacim ve parasal değer olarak göstermektedir.

Şekil 4: AB ithalat ve ihracatının parasal değeri (Kaynak: Avrupa Komisyonu)
Şekil 5: SKDM sektörlerinin doğrudan emisyonlar açısından kıyaslanması (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

SKDM kapsamında getirilen ilk teklifle kapsanan ürünler

Avrupa Komisyonu, AB’ye ithal edilen ürünlerin karbon yoğunluklarını, ticaret yoğunluklarını ve gerekli gömülü emisyon referans verilerini göz önünde bulundurarak SKDM kapsamını, demir-çelik, çimento,  alüminyum ve gübre sektörlerinin belirli temel malzemeleri ve elektrik üretimi olarak belirledi. 

Aşağıda AB tarafından yayımlanmış kısa listeyi görüyorsunuz.

Sektör Malzeme veya ürün
Demir ve ÇelikDemir ve çelik birincil formlarSıcak haddelenmiş Kaplamalı sıcak haddelenmiş Dövme, çekme ve tel
ÇimentoKlinkerPortland çimentosu
Alüminyumİşlenmemiş alüminyumİşlenmemiş alaşımlı alüminyumAlüminyum ürünlerAlaşımlı alüminyum ürünler
GübreAmonyakÜreNitrik asitAN (Amonyum Nitrat)
Elektrik üretimiElektrik
Şekil 6: SKDM kapsamındaki ürünlerin kısa listesi (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

AB ETS kapsamındaki tesisler, gerçek emisyonlarına göre değerlendirilen bir karbon fiyatına tabi olduğundan, SKDM kapsamındaki ithal ürünler de gerçek sera gazı emisyonlarına göre değerlendirilmelidir. Ancak, işletmelerin bu tür bir yaklaşıma uyum sağlamasına yardımcı olmak için, finansal düzenleme yapılmadan önce bir geçiş dönemiyle başlanması önerildi.

Geçiş döneminin bir diğer faydası da ‘ölçmeden yönetemezsin’ mantığını yürüten ileri görüşlü şirketlerimizin emisyon değerlerini belirleyebilmek ve ne ile karşı karşıya kalacaklarını anlayabilmek için karbon ayak izi hesabı, yaşam döngüsü analizi (LCA), offsetleme (mahsuplaşma) mekanizması gibi kavramlara alışıp, öğrenmelerini ve sistemlerine entegre etmelerini sağlamak olacak.

Sonuç ve değerlendirme

Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye’yi ilk olarak, en çok ve yadsınamaz şekilde SKDM üzerinden etkileyecek. Demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik üretimi sektörlerinden AB’ye ihracat yapan şirketlerimiz en derin maliyetlerle ilk yüzleşecek olan şirketler olacak. Ayrıca önerinin gelecekte daha fazla sektörü ve ürünü kapsayacağı biliniyor. SKDM’nin kapsamı genişletilerek tedarik zincirinin ilerisine ulaşılması, AB’deki üreticilerin ürünleri yerine ithal malların ikame edilmesi riskini ortadan kaldırabilir ki bu AB’nin SKDM’den en büyük beklentisi.

Vakit daraldı, göz göre göre gelmekte olan bu uygulamaya karşı hazırlıklı olmakta kuşkusuz fayda var. Şirketler şimdiden emisyon azaltım yollarını araştırmaya başladı. Yazı dizimizin devamında bahsi geçen sektörlerin esas emisyon kaynağı olan proseslerini ve emisyon azaltım yöntemlerini inceleyeceğiz.

Etiketler: Last modified: 12 Mayıs 2023