Çok sayıda şirketi yakından ilgilendiren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) 29 Aralık 2023 tarihinde 32414 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı ve 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Sürdürülebilirlik raporlamasını kapsam dahilindeki şirketler için zorunlu hale getiren bu uygulama, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını şeffaflıkla ortaya koymalarını sağlamayı amaçlıyor. Bu şeffaflığın da, yeşil finansmana erişim ve başta AB şirketleri ile iş ortaklığı içinde olan şirketler olmak üzere işletmelerin piyasadaki rekabetçi avantajlarını koruması ve artırması bekleniyor.
Sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin hesap verilebilirliğini arttırıp onların başta iklim değişikliği olmak üzere, sürdürülebilirlik meselelerine ilişkin risk ve fırsatlara karşı pozisyonunu ortaya koyması nedeniyle oldukça önem taşıyor. Yani bir nevi şirketlerin röntgenini çekecek olan bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile yatırımcılar, tüketiciler, kamu otoriteleri ve iş ortakları şirketin sürdürülebilirlik performansı hakkında detaylı bilgi sahibi olabilecek ve tercihlerinde bu performansı göz önüne alabilecekler.
Bu bağlamda Türkiye’de yerleşik şirketlerin AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD) kapsamında dolaylı veya doğrudan sorumluluklarını yerine getirmesi açısından TSRS hem bir fırsat hem de tetikleyici bir unsur olarak görülebilir. Zira uluslararası standartlara uygun sürdürülebilirlik raporlaması yapan işletmeler detaylı fakat tek bir raporlama çalışmasıyla birden çok ulusal ve uluslararası düzenlemeye uyumluluğu sağlayabilirler.
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) Nedir ?
TSRS, Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlamasını düzenleyen bir standarttır. TSRS, şirketlerin çevresel, sosyal ve ekonomik performanslarını raporlamalarını sağlar. TSRS, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketler için zorunlu değildir, ancak bazı şirketler için zorunludur.
Çok sayıda şirketi yakından ilgilendiren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS), 29 Aralık 2023 tarihinde 32414 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı ve 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.
Sürdürülebilirlik raporlamasını kapsam dahilindeki şirketler için zorunlu hale getiren bu uygulama, şirketlerin çevresel, sosyal ve ekonomik performanslarını şeffaflıkla ortaya koymalarını sağlamayı amaçlıyor. Bu şeffaflığın da, yeşil finansmana erişim ve başta AB şirketleri ile iş ortaklığı içinde olan şirketler olmak üzere işletmelerin piyasadaki rekabetçi avantajlarını koruması ve artırması bekleniyor.
TSRS Kimleri Kapsıyor?
TSRS, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketleri etkiler. Ancak, TSRS’nin zorunlu olduğu şirketler şunlardır:
- Kamu şirketleri
- Aktif toplamı 500 Milyon TL’yi aşan şirketler
- Yıllık net satış hasılatı 1 Milyar TL’yi aşan şirketler
- Çalışan sayısı 250 kişiyi aşan şirketler
- BDDK’ya tabi bankalar (TMSF kapsamında olanlar hariç)
Eğer bir şirket yukarıda sayılanlardan biri değilse, raporlama yükümlülüğü bulunmuyor. Listede sayılan şirketler ise belirtilen eşikleri üst üste iki raporlama döneminde aşıyorsa TSRS’ye uyumlu raporlama yapmak zorunda.
Şekil 1: Kamu Gözetimi Kurumu Karar Ağacı (kaynak: https://www.kgk.gov.tr/)
TSRS Neden Önemli? Şirketler İçin Ne Anlama Geliyor?
Sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin hesap verebilirliğini artırıyor ve onların başta iklim değişikliği olmak üzere sürdürülebilirlik meselelerine ilişkin risk ve fırsatlara karşı pozisyonunu ortaya koyuyor. Yani bir nevi şirketlerin röntgenini çekecek olan bu düzenleme ile yatırımcılar, tüketiciler, kamu otoriteleri ve iş ortakları şirketin sürdürülebilirlik performansı hakkında detaylı bilgi sahibi olabilecek ve tercihlerinde bu performansı göz önünde bulundurabilecekler.
Bu bağlamda Türkiye’de yerleşik şirketlerin AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD [geçersiz URL kaldırıldı]) ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD [geçersiz URL kaldırıldı]) kapsamında dolaylı veya doğrudan sorumluluklarını yerine getirmesi açısından TSRS hem bir fırsat hem de tetikleyici bir unsur olarak görülebilir. Zira uluslararası standartlara uygun sürdürülebilirlik raporlaması yapan işletmeler detaylı fakat tek bir raporlama çalışmasıyla birden çok ulusal ve uluslararası düzenlemeye uyumluluğu sağlayabilirler.
TSRS’nin Yürürlüğe Girmesiyle Şirketleri Hangi Yükümlülükler Bekliyor?
Yeni standartlar ile birlikte kapsam dahilindeki şirketler detaylı bir sürdürülebilirlik raporlaması yükümlülüğüne tabi olacaklar. TSRS, “Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler” ve “İklimle ilgili Açıklamalar” şeklinde iki standarttan oluşuyor (TSRS 1 ve TSRS 2).
Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yapılan duyurudan da anlaşıldığı üzere TSRS’ler, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Vakfı (IFRS) bünyesinde Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından hazırlanan standartlardan yararlanılarak hazırlandı.
TSRS 1’in amacı, şirketlerin genel amaçlı finansal raporların kullanıcıları için işletmeye kaynak sağlama kararı verirken faydalı olacak sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatlarına ilişkin bilgileri açıklamasını zorunlu kılmak.
Raporlama yükümlülüğünün temel içeriği nedir?
Raporlama yükümlülüğünün temel içeriği:
- Yönetişim: Şirketlerin sürdürülebilirlik ve iklim fırsat ve risklerine ilişkin yönetişim süreçlerini, kontrollerini ve prosedürlerini açıklaması bekleniyor.
- Strateji: Şirketin sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili risk ve fırsatları ele alma stratejilerinin ortaya konması gerekiyor.
- Risk Yönetimi: İşletmenin sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili risk ve fırsatları belirleme prosedürlerinin şirketin genel risk yönetimi süreçlerine nasıl dahil edildiği önem taşıyor.
- Metrikler ve Hedefler: Şirketlerin, sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili finansal tablolarını etkilemesi makul ölçüde beklenen tüm risk ve fırsatları TSRS tarafından zorunlu kılınan metrikleri kullanarak açıklaması gerekiyor.
İklimle İlgili Hedefler Nelerdir?
TSRS 2 yani “İklimle İlgili Açıklamalar” standardında iklim değişikliğine ilişkin daha nicel hedeflere ve bunların açıklanmasına ilişkin uyulması gereken kriterlere de yer verilmiştir. AB yasal düzenlemeleri, bunların ülkemizde uygulanan kısımları ve ülkemizde yürürlüğe girmesi beklenen ulusal düzenlemeler düşünüldüğünde iklimle ilgili nicel hedeflerin açıklanması birçok amaca hizmet eden kritik bir husus olarak karşımıza çıkıyor. AB Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS), Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM), AB Taksonomisi ve bu düzenlemelerin Türkiye’de hazırlık aşamasında olan ulusal versiyonları, sera gazı emisyonlarının ölçümü, bunların sınırlandırılması ve açıklanması gibi bazı yükümlülükleri çoktan hayatımıza soktu ve giderek artmaya devam ediyor. Bu nedenle TSRS 2 kapsamında, TSRS 1 için açıklanan temel içerikler ve iklim özelinde kullanılması gereken metrikler dikkate alınarak gerekli ölçümlerin yapılması ve bunun açıklanması ulusal ve uluslararası birçok yasal düzenlemeye aynı anda uyum sağlanması bakımından önem taşımaktadır.
TSSR’deki geçiş muafiyetleri nelerdir?
Kapsamın yanı sıra ayrıca uygulama kolaylığı açısından bazı geçiş muafiyetleri de getirildi.
Örneğin:
- İlk raporlama döneminde karşılaştırmalı bilgi sunumu zorunlu kılınmamıştır. Burada, ‘karşılaştırılmalı bilgi’den anlaşılması gereken, işletmenin bir önceki raporlama döneminde açıklanan tutarlar ile karşılaştırmalı bir raporlama yapma zorunluluğudur.
- İlk raporların, finansal raporlama yükümlülüğü olup olmamasına göre bu finansal raporlarla birlikte yayımlanması da mümkündür.
- İlk iki yıl yapılacak raporlamalarda Kapsam-3 sera gazı emisyonlarının açıklanması zorunlu tutulmamıştır.
Raporlama yükümlülüğü zaman çizelgesi nedir?
Yürürlük tarihi itibariyle kapsam dahilindeki işletmelerin aşağıdaki gibi bir zaman çizelgesine hazırlıklı olmaları gerekecektir.
- 1 Ocak 2024- 31 Aralık 2024 : İlk zorunlu raporlama dönemi başlangıcı
- 2024 : Sürdürülebilirlik denetçilerinin yetkilendirilmesi
- 2025 : Geçen yıl performansını kapsayan ilk sürdürülebilirlik raporlarının yayımlanması
- 2026 : Sınırlı güvence denetimlerinin gerçekleştirilmesi
TSRS Diğer Küresel Standartlarla Nasıl Karşılaştırılabilir?
TSRS’ler, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Vakfı (IFRS) bünyesinde (ISSB) tarafından hazırlanan standartlardan yararlanılarak hazırlandı.
Daha önce önemlilik değerlendirmesine ilişkin yazılarımızda da yer verdiğimiz üzere ISSB standartlarının GRI standartları ve AB’nin kullanacağı ESRS (European Sustainability Reporting Standards) standartlarından bazı farkları var. Göze çarpan en temel fark ise, önemlilik değerlendirmesinin ISSB standartlarında finansal önemlilik baz alınarak yani iklim ve sürdürülebilirlik meselelerinin finansal tablolara etkisi göz önüne alınarak yapılması. Diğer standartlarda ise çifte önemlilik gibi daha kapsamlı bir bakış açısı ele alınıyor.
AB ile İş Yapan Şirketler için TSRS Ne Anlama Geliyor?
AB sürdürülebilirlik raporlaması, uzun süredir Finansal Olmayan Raporlama Direktifi (NFRD) kapsamında yapılıyordu ve son olarak onun yerini alan CSRD kapsamında devam ediyor. Bu raporlama yükümlülüklerinin yatırımcı, tüketici ve iş ortağı seçimlerinde şeffaflık avantajıyla işletmelere şimdiden rekabetçi avantajlar getirdiği görülüyor. Konuyla ilgili daha kapsamlı bilgi almak için ”Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) Raporuna Nasıl Uyum Sağlanır?’‘ başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
Özellikle AB ile ihracat ilişkileri bulunan ve AB şirketlerinin değer zincirlerinde yer alan işletmelerin AB standartlarında doğrudan raporlama yapmak veya AB şirketlerinin raporlama yükümlülüğünü yerine getirmek için bu standartlara uygun bilgi sunma zorunluluğu olabilir. Bu şirketler için TSRS’lerin uygulanmasında ek iş yükü olmaması adına, TSRS’ler ile birlikte ve TSRS’lerin izin verdiği ölçüde bunların yerine ESRS ve/veya GRI standartlarını da bu sürecin parçası haline getirmek, işletmelere uluslararası alanda başarılı bir sürdürülebilirlik raporlaması performansı olarak geri dönebilir. Bu da yeşil finansa kolay erişim, yatırımcı ve tüketicinin ilgisinde artış, iş ortaklarıyla daha uyumlu çalışma ve yeni iş ortakları kazanımı gibi birçok faydanın yanı sıra işletmeleri iklim ve sürdürülebilirlik risklerine karşı uzun vadede daha rekabetçi ve dirençli hale getirecektir.
TSRS’nin Geleceği Nedir?
TSRS’ler, sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili risk ve fırsatların açıklanmasını zorunlu kılan ilk ulusal düzenlemeler olması bakımından oldukça önemli. Yeşil dönüşümün dünyanın her yerinde bir yarışa dönüşüyor olması ve rekabetçi avantajların yakalanması bakımından bu dönüşüme en hızlı şekilde ayak uydurmanın önemi her geçen gün daha da ortaya çıkıyor.
Kısaca yeşil dönüşümün önemli ayaklarından biri olan sürdürülebilirlik raporlaması, işletmeleri hem risklere karşı korumayı hem de fırsatlara erişimde avantajlı hale getirmeyi amaçlayan bir araç olarak görülmeli.
Ülkemizde TSRS’ler ISSB standartlarından esinlendiği için uluslararası geçerliliği olan ve finansal önemliliği baz alan raporlama standartları olarak hayatımıza yeni yıl itibariyle girdi. Yine de AB ile ticari ilişkileri bulunan işletmelerin ESRS’ler hakkında bilgi alması ve raporlamada GRI ve ESRS’leri de kullanmayı değerlendirmesi faydalı olacağını hatırlatmak isteriz. Sürdürülebilirlik raporlamasının bugün hayatımıza giren, hiç de finansal tablolarla ilgisi olmayan ek bir iş olarak görülmesi de çok büyük bir yanılgı olacaktır. Zira sürdürülebilirlik raporlaması dünyada çok uzun zamandır tartışılan, farklı adlarla ve formlarda işletmelerin ajandasında uzunca süredir yer alan ve bugün gelinen noktada birçok yasal düzenleme ile etkileşim içinde uygulanan bir raporlama faaliyetidir. Yani özetle sürdürülebilirlik raporlaması bir taşla iki kuş değil birçok kuş vurma fırsatını işletmelere sunuyor olacak. Daha da önemlisi, zorunlu yasal düzenlemeler gereği bu raporlamanın yapılmaması yalnızca fırsat kaybı değil, yaptırımları da beraberinde getirebilecektir.
TSRS konusunda uzmanlaşmak istiyorsanız Yeşil Büyüme TSRS Eğitimi‘ni inceleyebilirsiniz.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz