Sürdürülebilirlik raporlamalarında,bir  organizasyonun çevre, ekonomi ve insanlar üzerinde en ciddi etkilerini kapsayan konu başlıklarını ‘önemli konular’ (material topics) olarak adlandırıyoruz.  Çifte önemlilik (double materiality) prensibinin esas alındığı GRI raporlamasında ise bir taraftan çevresel etkilerin şirket üzerindeki etkileri ele alınırken, diğer taraftan ise şirketin çevre üzerindeki etkileri ortaya konur. Bu yazımızda, GRI raporlama standartlarında yer alan önemlilik değerlendirmesinin detaylarını inceleyeceğiz. 

Önemlilik değerlendirmesi kapsamında raporlanması zorunlu olan hususlar 

Bir sürdürülebilirlik raporunun GRI standartları ile uyumlu (in accordance with GRI) olabilmesi için aşağıda belirtilen üç konuyu da içermesi gerekiyor;

  • Organizasyonun önemli konuları belirleme yöntemleri
  • Önemli konuların listesi
  • Önemli konuların nasıl yönetildiği

Görüldüğü üzere, raporlama yapılırken hangi konuların  önemli konular statüsüne sokulacağına karar verilmesi ilk ve en önemli öncelik olarak göze çarpıyor. Bu kararın sağlıklı bir şekilde alınabilmesi için GRI Standartları dökümanının 3. bölümünde yer alan önemlilik değerlendirme sürecini incelemek gerekiyor.

Önemlilik değerlendirmesinin safhaları 

Önemlilik değerlendirmesinin ilk aşamasında bir organizasyonun faaliyetlerinin dışa olan etkilerinin tanımlanması ve değerlendirmesi geliyor. Bu süreçte organizasyon, faaliyetlerinden doğan etkilerini, paydaşlarının ve uzmanların desteği ile  belirli bir rutin dâhilinde tanımlar ve değerlendirir. Bu sayede zaman içerisinde bu etkilerin güncel durumlarının takip edilmesi de mümkün hale gelir. Önemlilik değerlendirmesi yapılırken şu safhalara uyulması gerekir;

  • Organizasyonun bağlamının anlaşılması
  • Fiili ve potansiyel etkilerin belirlenmesi 
  • Etkilerin ciddiyet sıralamasının belirlenmesi
  • Raporlama için en önemli etkilerin önceliklendirilmesi.

İlk üç aşama sürdürülebilirlik raporlamasından bağımsız bir şekilde yürütülür fakat bu aşamalar raporlama sürecinin bir parçası olan dördüncü safhayı besler. 

C:\Users\Asus\Downloads\Dünyada emisyon ticaret sistemi (1700 × 1300 piksel) (1900 × 1300 piksel) Kopyası (5).png

Organizasyonun aktiviteleri ve iş ilişkilerinde yaşanabilecek değişiklikler, konuların önem sırasının da değişmesine yol açabilir. Bundan dolayı, önemli konular listesinin her raporlama döneminde güncellenmesi gerekir.

Ayrıca, önemli konuların belirlenme sürecinin kayıt altına alınması da önem arz ediyor. Çünkü bu sayede, organizasyonda görevli personelin değişmesi halinde bile, sonraki değerlendirmelerin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için gerekli verilere ulaşmak kolaylaşacaktır. Bu süreçte kayıt altına alınması gereken konulara verilebilecek örnekler ise şu şekildedir;

  • Benimsenen yaklaşımlar
  • Kararlar
  • Varsayımlar
  • Subjektif değerlendirmeler
  • Analiz edilen kaynaklar
  • Toplanan kanıtlar

Önemlilik  değerlendirmeleri, organizasyonların kendi özgün şartları dikkate alınarak yapılmalı ve değerlendirme sürecinde aşağıdaki faktörler  göz önünde bulundurulmalıdır;

  • İş modeli
  • Sektörler
  • Coğrafi faktörler
  • Kültürel faktörler
  • Hukuki bağlam
  • Sahiplik yapısı
  • Etkilerin doğası

Önemlilik değerlendirme süreçleri stratejik bilgi gerektiren süreçler olduğu için organizasyonun üst yönetim kademesi, önemlilik değerlendirme süreçlerine mutlaka nezaret etmeli ve belirlenen  konuları onaylamalıdır. Finansal olmayan raporlama için belirlenen önemli konuların raporlanması, finansal raporlamayı da besleyecektir. Bu değerlendirmeler ise muhtemel finansal risklerin tespitini kolaylaştırır.

Bir organizasyonun, faaliyetlerinin negatif ve pozitif etkilerini, paydaşlar ile etkileşim içerisinde ve sistematik bir şekilde  belirlemesi; gelecekte karşılaşılabilecek finansal riskler hakkında önemli ipuçları verir. Bununla birlikte, bir konunun finansal olarak önemli olup olmaması, yapılan önemlilik değerlendirmesindeki önem derecesini değiştirmez. 

  1. Adım: Organizasyonun bağlamının anlaşılması

Organizasyonun, kendi etkilerini belirleme sürecine, yüksek seviyede bir gözetim mekanizması oluşturarak başlaması gerekir. Bu sayede fiili ve potansiyel etkiler hakkında kritik bilgiler toplanabilir. Organizasyonun farklı birimlerinin önemlilik değerlendirme süreçleri hakkında bilgi sahibi olması, bu süreçte ihtiyaç duyulan bilgilerin sistematik bir şekilde toplanmasına imkan sağlayacaktır. Ayrıca, ilgili birimlerin organizasyonun harici paydaşları ile aktif bir iletişim politikası benimsemesi, değer zincirinde önemlilik değerlendirmesine esas teşkil edecek etkilerin daha sağlıklı bir şekilde tespit edilmesini sağlar. Organizasyonun çatısı altında;

  • İştirakler
  • Ortak girişimler
  • Bağlılar
  • Azınlık çıkarları

dikkate alınması gereken gruplar olarak öne çıkmaktadır.

Organizasyonun bağlamının anlaşılması için paydaşlarla dinamik bir sürecin yönetilmesi faydalı olacaktır. Bu safhada ise; 

  • İletişim
  • İnsan kaynakları
  • Yatırımcı ilişkileri
  • Hukuk departmanı
  • Satış ve pazarlama
  • Tedarik
  • Ürün geliştirme alanlarına odaklanılması gerekir.

Organizasyonların faaliyet, ürün ve hizmetleri arasındaki farklılıklar nedeni ile etkilerin belirlenmesinde “GRI Sektör Standartları”ndan mümkün olduğunca faydalanılmalıdır. Konsantre olunması beklenen alanları sıralayacak olursak;

  • Organizasyonun amaçları, değerleri, misyonları, iş modeli ve stratejileri
  • Faaliyetlerin türleri (satış, pazarlama, üretim ve dağıtım) ve coğrafi dağılımı
  • Ürün ve servislerin çeşitleri ve piyasanın koşulları (tüketicilerin çeşitleri vb.)
  • Organizasyonun faaliyet gösterdiği sektörler
  • Çalışanların sayısı, çalışma şartları (kadrolu, geçici vb.) ve durumları (cinsiyet, demografik özellikleri vb.)
  • Sözleşmeli ve gönüllü çalışanlar vb.

Günümüzde organizasyonlar, sürdürülebilirlik bağlamında yerel ve uluslararası alanda düzenlemelerin hızlı bir şekilde değiştiği ve geliştiği oldukça dinamik bir süreçle karşı karşıya bulunuyor. Bu bağlamda; Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında getirilen pek çok düzenleme, değer zincirlerine olan etkilerinden dolayı Türkiye’deki şirketleri yakından ilgilendiriyor.

Yerel ve küresel ölçekte ekonomik, çevresel, insan hakları ve sosyal (iklim değişikliği, düzenleyici mevzuatın olmaması, yoksulluk, politik çatışmalar ve su stresi) alanlarda yeni müeyyideler getiren düzenlemeler dikkatli bir şekilde takip edilmeli. Örneğin, AB’de 2035 yılından sonra içten yanmalı araçların satışını yasaklayan düzenlemenin, otomotiv sektöründe AB’ye ara mamul satan şirketlerimiz açısından oldukça önemli etkilerinin olması bekleniyor. 

Organizasyonlar paydaşlarını belirlerken, aktivitelerini ve iş ilişkilerini geniş bir çerçevede dikkate almalıdır. Paydaş olarak değerlendirilebilecek aktörler olarak;

  • İş partnerleri
  • STK’lar
  • Tüketiciler
  • Çalışanlar
  • Diğer çalışanlar
  • Hükümetler
  • Yerel topluluklar
  • Hissedarlar
  • Diğer yatırımcılar
  • Tedarikçiler
  • Ticaret örgütleri ve
  • Kırılgan grupları sayabiliriz.

Kendini ifade etme kabiliyeti olmayan grupların da paydaş olarak dikkate alınması raporlama açısından önemli bir konudur. Bu gruplara yönelik eylemlerin organizasyon üzerine getireceği ek bir maliyet olsa da; özellikle uluslararası konjonktürde sürdürülebilirlik konusunda hassasiyetin artması, kırılgan grupların haklarını koruyan organizasyonların marka itibarını güçlendirecektir. 

  1. Adım: Fiili ve potansiyel etkilerin belirlenmesi

Bu safhada organizasyonun ekonomi, çevre ve insanlar üzerinde konularındaki  fiili ve potansiyel etkileri belirlenir. Etkiler, olumlu-olumsuz, kısa-uzun dönemli, bilinçli-bilinçsiz ve telafi edilebilir-telafi edilemez şeklinde sınıflandırılabilir. Etkilerin belirlenebilmesi için organizasyon tarafından çeşitli yöntemler kullanılabilir. Etkilerin belirlenmesi hususunda organizasyonun kendi bünyesi ve üçüncü tarafların değerlendirmeleri haricinde yararlanabileceği kaynaklar;

  • Hukuki analizler
  • Yolsuzlukla mücadele uyum yönetim sistemleri
  • Finansal denetimler
  • İş güvenliği ve sağlığı
  • Hissedarların başlattığı hukuki süreçler olarak sıralanabilir.

Organizasyon bünyesinde ve diğer organizasyonlarda kurulan şikayet mekanizmasının(grievance mechanism) sağladığı bilgiler de organizasyonun etkilerini belirleme adına faydalı olabilir. Organizasyon genelini kapsayan risk yönetim sistemleri, etkileri tespit edebilme kapasiteleri ölçüsünde kullanılmalıdır. Paydaşlardan geri besleme alınması ve sivil toplum kuruluşları gibi üçüncü tarafların değerlendirmelerine müracaat edilmesi, organizasyonun meydana getirdiği etkilerin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. 

Paydaşların çekincelerinin net olarak anlaşılabilmesi, kültürel farklılıklar ve cinsiyet ayrımcılığı gibi bariyerlerin aşılması ile yakından ilgilidir. Yerel gruplar gibi sesini duyurmakta güçlük çeken kırılgan grupların talep ve isteklerini tespit etme konusunda ayrıca hassasiyet gösterilmelidir. Özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü ve barışçıl gösteriler gibi temel insan haklarına riayet konusu da oldukça önemlidir. Bu kapsamda, şikayet ve isteklerini dile getiren kişi ve gruplara yönelik cezalandırıcı davranışlardan kaçınılmalıdır. 

Yolsuzluk veya sera gazı emisyonları gibi konularda, tüm paydaşlarla sorumluluğu olan kişilerin dâhil edileceği şekilde temasa geçilmesi her zaman mümkün olmayabilir. Böylesi durumlarda süreçler, güvenilir paydaşlar veya STK’lar gibi tarafsız kuruluşlar vasıtasıyla  yönetilebilir. 

Etkilerin belirlenmesi sürecinde GRI sektör standartlarının da dikkate alınması gerekiyor. Organizasyonun faaliyetleri ve iş ilişkilerinden yaşanan değişimlere bağlı olarak etkilerin de değişmesi muhtemeldir. Bu nedenle  etkilerin belirlenmesi ameliyesi belirli periyotlarda tekrarlanmalıdır. Eğer organizasyon kısıtlı kaynaklara sahipse, pozitif etkilerden ziyade hukuki düzenlemelere uyumu etkileyebilecek negatif etkilerin belirlenmesine öncelik verilmelidir. 

Negatif etkilerin belirlenmesi, organizasyonun yerine getirmesi gereken özen yükümlülüğünün (due diligence) ilk aşamasıdır. Organizasyonun geniş bir coğrafyada dağınık operasyonlarının bulunması halinde, değer zincirlerindeki tüm fiili ve potansiyel etkileri belirlemesi kolay olmayabilir. Bu durumda, öncelikli olarak ihlallerin yaşanabileceği üretim hatları ve tedarikçilerin konuşlandığı coğrafyalara odaklanılması tavsiye ediliyor. Negatif etkilerin belirlenmesi sürecinde işçi temsilcileri, ticaret örgütleri, sivil toplum kuruluşları, çevre ajansları ve kamu kuruluşlarının değerlendirmelerine de yer verilmeli. 

  1. Adım: Etkilerin önem derecelerinin belirlenmesi

Etki değerlendirmeleri sürecinde çok fazla sayıda madde tespit edilebilir. Organizasyonların tespit ettikleri etkileri önem derecelerine göre sınıflandırmaları gerekiyor. Önceliklendirme, bir taraftan etkilerin yönetilmesini kolaylaştırırken, diğer taraftan rapor edilecek önemli konuların tespit edilmesine katkı sunar. 

Etkilerin önem derecelerine göre sınıflandırılması sürecinde kalitatif ve kantitatif verilerden faydalanılmalıdır. Etkilerin önem derecesi, faaliyet gösterilen sektörlere ve iş ilişkilerine göre değişiklik gösterir. Önceliklendirme sürecinde, ilgili paydaşların görüşlerine müracaat edilebileceği gibi bu süreçte dâhili ve harici uzmanlara da danışılabilir. 

Fiili negatif etkinin önem derecesi, etkinin şiddetine göre belirlenirken; potansiyel negatif etkide şiddet ve ihtimal birlikte değerlendirilir. Ciddiyet değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken üç faktör şunlardır;

  • Ölçek: etki ne kadar büyük
  • Kapsam: etki ne kadar kişiyi etkiliyor
  • Telafi edilemez karakter: etkinin giderilmesi ne kadar güç

Hukuki düzenlemelere uyulmaması genellikle negatif etkinin ölçeğinin belirlenmesinde etkili olur. Olayın gerçekleştiği koşullar etkinin ciddiyetinin değerlendirilmesinde önemlidir. Örneğin su sıkıntısı çekilen bir bölgeden su çekilmesi ciddi etki olarak değerlendirilirken, su sıkıntısı olmayan bir bölgede aynı ciddiyetle ele alınmayabilir. 

İnsan hakları ihlallerinde etkininin ciddiyeti, ihtimaline göre önceliklidir. Örneğin, nükleer tesislerde kaza ihtimali düşük olsa da, böyle bir olayın yaşanması durumunda ortaya çıkabilecek zararın ciddiyetinden dolayı riskin ciddiyetine önem verilmelidir. 

Etkinin ciddiyeti sadece fiziksel zararlar ile sınırlı değildir. İnsan hakları ihlalleri kapsamında oldukça ciddi etkiler ortaya çıkabilir. Örneğin, çalışanların kutsal olarak belirledikleri alanlara yönelik verilen zararlar, kültürel haklarla ilgili ciddiyeti yüksek bir etkidir. 

  1. Adım: Önemli konuların önceliklendirilmesi

Organizasyonların önemli konularla ilgili raporlama yapmadan önce bu konuları önceliklendirmeleri bekleniyor. En yüksek önem derecesine sahip konulardan başlayarak yapılacak sıralamada, hangi konuların raporlanacağının belirlenmesi için bir eşik seviyesinin de belirlenmesi gerekiyor. Raporlamada kolaylık sağlanması için önemli konular gruplandırılmalı. Yapılacak olan gruplandırmanın görsel olarak sergilenmesi konunun anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. 

Önemlilik değerlendirmesinde etkinin ciddiyet tek değerlendirme kriteridir. Konunun raporlanmasında veya yönetilmesinde karşılaşılan güçlükler önemlilik değerlendirmesini etkilemez. Önemli olarak değerlendirmeye alınan bir konunun yönetilmesi ile ilgili eyleme geçilmemesi halinde bunun nedenleri ve gelecekte bu konu ile ilgili atılması planlanan adımlar belirtilmelidir. Olumsuz bir etki, ortaya çıkaracağı olumlu etki ile dengelenemez. Bu etkilerin raporda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Organizasyon, önemli konu olarak belirlediği maddeleri GRI Sektör Standartları’na göre test etmelidir. Bu sayede, önemlilik değerlendirmesinde gözden kaçma ihtimali olan konuların sayısı azaltılabilir. Ayrıca, organizasyonun faaliyet gösterdiği alanla ilgili uzmanlığı olan kişilerin görüşlerinden istifade edilerek belirlenen önemli konuların uygunluğu teyit edilmelidir. Uzman görüşleri, önemli konulara yönelik eşik seviyesinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesine katkı sunacaktır. Akademisyenler, danışmanlar, yatırımcılar, hukukçular ve hükümet dışı kuruluşlardan uzman görüşü kapsamında faydalanılabilir. Önemli konuların değerlendirilmesine yönelik dışarıdan alınacak denetim hizmeti de sürdürülebilirlik raporunun kalitesine katkı sunacaktır. 

Belirlenen önemli konuların organizasyonun üst yönetim kurulu tarafından onaylanması gerekiyor. Önemli konuların onaylanmasından sonra, her bir önemli konu için hangi hususların rapor edilmesi gerektiği üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. 

Organizasyon, çeşitli nedenlerden dolayı etkisinin olmadığını değerlendirdiği sektör standartlarında yer alan bazı önemli konulara kendi önemlilik değerlendirmesinde yer vermeyebilir. Örneğin petrol şirketleri için yerel halkın yer değiştirmesine neden olma potansiyeli olan toprak kullanımı önemli konular arasında yer almasına rağmen, böyle bir etkiye neden olmayacak bir petrol şirketi, toprak kullanımını gerekçesini açıklamak şartıyla önemli konular listesinden çıkarabilir. 

Sürdürülebilirlik raporlamasında önemlilik değerlendirmesine yer verirken, bu değerlendirme sürecinde sonuçlara ulaşırken takip edilen prosedürler ve öncelik sıralaması yapılırken dikkate alınan kriterlerin açıklanması gerekiyor. Ayrıca, önemlilik değerlendirmesi yapılırken görüşüne başvurulan paydaşlar hakkında da bilgi verilmelidir. Kullanılan metotlara verilebilecek örnekler;

  • ESG ve insan hakları etki değerlendirmeleri
  • Şikayet mekanizmaları
  • Hârici kaynaklar (sivil toplum örgütleri)
Temsa Önemlilik Değerlendirmesi Sürecinde Kullanılan Kaynaklar

Önemli konuların yönetilmesi

Organizasyonun negatif ve pozitif etkileri dikkate alınarak önemlilik değerlendirmesi yapıldıktan sonra belirlenen konularla ilgili atılan adımlara raporda yer verilmeli. Olumsuz etkinin hafifletilmesi, tazminat dâhil olmak üzere telafi edilecek adımların atılması ve pozitif etkilerin yönetilmesi kapsamında organizasyonun attığı adımlar raporda belirtilmelidir. 

Atılan adımların etkinliğinin izlenmesi, özellikle negatif etkilerin giderilmesi açısından önem arz ediyor. Bu çerçevede, değerlendirmeye esas teşkil edecek hedef ve göstergelerin belirlenmesi gerekir. Süreç içerisinde çıkarılan derslerin kayıt altına alınarak organizasyonun yönetim politikalarına yansıtılması ve sonuçlarını paydaşlara iletilmesi de bir başka önemli konudur. 

Sonuç ve değerlendirme

GRI standartlarında belirtilen ve büyük oranda Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında kabul edilen Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD)) ile benimsenen önemlilik değerlendirme süreci, organizasyonlarda kurumsal sürdürülebilirlik kültürünün yaygınlaşmasında ve bu çerçevede sorumlulukların belirlenmesinde büyük katkılar sunuyor. Sürdürülebilirlik kapsamında şirketlerin karşılaşabileceği finansal risklerin belirlenmesi açısından sistematik bir gözlem imkanı sunan önemlilik değerlendirmesi aynı zamanda uzun dönemli stratejik planlamaların sağlıklı bir şekilde yapılmasına olanak tanıyor. 

Etiketler: , , , , , , , , Last modified: 12 Mayıs 2023