Avrupa Birliği (AB), Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD) ile şirketlerin insan hakları ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma konusunda yeni bir dönemi başlatıyor. Bu direktif, sadece AB içindeki şirketleri değil, AB pazarıyla iş yapan tüm küresel şirketleri, dolayısıyla Türk şirketlerini de derinden etkileyecek. Bu yazımızda, CSDDD’nin ne anlama geldiğini, kapsamını, Türkiye’deki şirketler için önemini ve uyum sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
CSDDD’nin AB Yasal Mevzuatı İçindeki Yeri ve Diğer Düzenlemeler ile Etkileşimi
CSDDD, Avrupa Birliği’nin Paris Anlaşması taahhütleri ve Yeşil Mutabakat çerçevesinde ortaya çıkan ilk iklim nötr kıta olma hedefi kapsamında tasarlanan düzenlemeler sisteminin bir parçasıdır. Dolayısıyla CSDDD’yi incelerken diğer düzenlemeler ile etkileşimini ve tamamlayıcı etkisini de iyi anlayıp uyumluluk faaliyetlerini bu bağlamda sürdürmek faydalı olacaktır.
GRI (Global Reporting Initiative) gibi uluslararası raporlama standartları alanında öncü bir kurumun tanımına göre, bir başka düzenleme olan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve CSDDD her ne kadar birbirlerini tamamlayan düzenlemeler olsalar da şirketlere farklı yükümlülükler getiriyor. CSRD, şirketlerin sürdürülebilirlik standartlarına uygun şekilde faaliyetlerini raporlamalarını ve performanslarını açıklamalarını gerektirirken (obligation to tell), CSDDD ise şirketleri mevcut ve potansiyel olumsuz etkileri tanımlamaya, sınıflandırmaya, durdurmaya, azaltmaya ve sona erdirmeye (obligation to act) yönlendirir. Bu bakımdan, bu iki düzenleme birbirini tamamlayıcı olarak ele alınmalıdır. Şirketler, CSRD uyumluluğu çerçevesinde yaptıklarını ve yapmadıklarını raporlarken, CSDDD uyumluluğu çerçevesinde somut eylemlerle bu etkileri yönetmeye ve azaltmaya çalışmalıdırlar.
Avrupa Birliği’nin kurumsal sürdürülebilirlik alanındaki düzenlemeleri, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirirken bütüncül bir yaklaşım benimsemelerini gerektirmektedir. Bu kapsamlı yasal çerçeve, şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında önemli bir rehber niteliğindedir.
CSDDD Nedir? Amacı ve Kapsamı
CSDDD, şirketlere kendi operasyonlarında ve değer zincirlerinde insan hakları ihlalleri ve çevresel zararları önleme, azaltma, durdurma ve giderme yükümlülüğü getiren bir AB direktifidir. Temel amacı, şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda daha sorumlu ve şeffaf olmalarını sağlamaktır.
Direktifin Kapsadığı Alanlar:
- İnsan Hakları: Zorla çalıştırma, çocuk işçiliği, ayrımcılık, örgütlenme özgürlüğünün ihlali, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanmaması gibi temel insan hakları ihlalleri.
- Çevre: İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı, kirlilik, doğal kaynakların aşırı tüketimi gibi çevresel zararlar.
Kimleri Etkiliyor?
CSDDD, büyüklüklerine ve sektörlerine göre kademeli olarak aşağıdaki şirket kategorilerini etkileyecek:
- Grup 1 (Hemen Yürürlüğe Girecek): Dünya genelinde 1000’den fazla çalışanı ve 450 milyon Euro’dan fazla cirosu olan AB şirketleri ve AB dışı şirketlerin AB’deki şubeleri.
- Grup 2 (Daha Sonra Yürürlüğe Girecek): Yüksek riskli sektörlerde (tekstil, tarım, madencilik vb.) faaliyet gösteren ve belirli eşik değerleri aşan AB şirketleri ve AB dışı şirketlerin AB’deki şubeleri.
- Değer Zinciri: Direktif, sadece şirketlerin kendi operasyonlarını değil, tedarik zincirlerini de kapsıyor. Yani, şirketler ham madde tedarikçilerinden nihai tüketiciye kadar tüm değer zincirindeki olası olumsuz etkilerden sorumlu olacak.
Aşağıdaki infografikte CSDDD kapsamında Grup 2 dahilinde olan yüksek riskli sektörler gösterilmiştir.

Eğer AB bölgesi dışında, örneğin Türkiye’de kurulu bir şirket söz konusu ise; AB içinde aktif faaliyet gösteren ve yukarıda zikredilen ciro eşiklerine AB içindeki gelirleriyle ulaşan şirketler de, bu eşiklere tabi olacak şekilde Direktif ile getirilen yükümlülüklere tabi olacak.
KOBİ’lerin doğrudan Direktif kapsamına alınmadığının altını çizmek gerekir. Ayrıca, raporlama yükümlülükleri belirlenirken bir şirketin ‘değer zinciri’nin tümüyle mercek altına alınmasının; CSDDD’nin kapsam konusunda getireceği en önemli yeniliklerden biri olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Buna göre yukarıdaki gruplardan birinde olduğu için doğrudan kapsama giren şirketlerin kendi operasyonlarının yanı sıra; onların alt iştiraklerinin ve doğrudan ya da dolaylı olarak iş ilişkisi içerisinde oldukları, yani değer zincirlerindeki tüm işletmelerin faaliyetlerinin de bu direktifin kapsamına girebileceği unutulmamalıdır.
Aşağıdaki infografikte CSDD kapsamında şirketler için değer ve tedarik zinciri aşamaları gösterilmektedir.

Türkiye’deki Şirketler İçin CSDDD’nin Önemi Nedir?
Türkiye, AB ile yakın ticari ilişkilere sahip bir ülke konumundadır. Türk şirketlerinin önemli bir kısmı, AB pazarına ihracat yapmakta veya AB merkezli şirketlerin tedarik zincirlerinde yer almaktadır. Bu nedenle, CSDDD Türk şirketleri için kaçınılmaz bir gerçekliktir.
Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik alanındaki düzenlemeleri, Türkiye’deki şirketlerin stratejik planlamalarını doğrudan etkilemektedir. Özellikle AB pazarına ihracat yapan veya AB merkezli şirketlerle iş birliği içinde olan Türk şirketleri, bu düzenlemelere uyum sağlamak için kapsamlı bir sürdürülebilirlik stratejisi geliştirmelidir. Bu noktada, sürdürülebilirlik stratejisi geliştirme çalışmaları, şirketlerin rekabet avantajı elde etmesinde kritik bir rol oynamaktadır.
CSDDD’ye Uyum Neden Önemlidir?
CSDDD’ye uyum sağlayamayan kuruluşlar hem pazar erişimi hem de itibar açısından ciddi risklerle karşı karşıya kalabilir. Aşağıda CSDDD’ye uyumun şirketler için neden kritik olduğunu ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır:
- Pazar Erişimi: CSDDD’ye uyum sağlamayan şirketler, AB pazarına erişimlerini kaybedebilirler. AB’li müşteriler ve yatırımcılar, sürdürülebilirlik standartlarına uyan şirketleri tercih edecektir.
- Yasal Yükümlülükler: Direktif, AB üye ülkeleri tarafından 26 Temmuz 2027 tarihine kadar ulusal yasalara dönüştürülecek ve uyumsuzluk durumunda ciddi yaptırımlar (para cezaları, faaliyetlerin durdurulması vb.) uygulanabilecektir.
- İtibar Riski: İnsan hakları ve çevre konusunda olumsuz uygulamaları tespit edilen şirketlerin itibarı zedelenecek, marka değeri düşecek ve müşteri güveni azalacaktır.
- Rekabet Avantajı: CSDDD’ye uyum sağlayan ve sürdürülebilirlik konusunda öncü olan şirketler, rekabet avantajı elde edecek, yeni yatırımcılar çekecek ve daha sürdürülebilir bir iş modeli oluşturacaktır. KPMG – CSDDD’nin Şirketler Üzerindeki Etkileri Raporu’na göre, CSDDD uyumlu şirketler %30‘a varan oranda daha fazla yatırım çekme potansiyeline sahiptir.
CSDDD direktifinin Türkiye’deki şirketleri etkileyecek uyum süreci için önemli tarihler ve yürürlüğe girme takvimi aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
Aşama | Tarih | Açıklama |
Direktifin Yürürlüğe Girişi | 25 Temmuz 2024 | Direktif 2024/1760 olarak AB mevzuatına eklenmiştir |
Üye Ülkelerin Ulusal Yasaya Dönüştürme Süresi | 26 Temmuz 2027 | Üye ülkelerin direktifi ulusal yasalara dönüştürmesi için son tarih |
Uygulama Başlangıcı (Grup 1 Şirketler) | 2028 | İlk etapta büyük şirketler (1000+ çalışan, 450M€+ ciro) için uygulanmaya başlanması |
Tam Uygulama | 26 Temmuz 2029 | Direktifin tüm kapsamıyla uygulanmaya başlanması |
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, CSDDD direktifi kademeli olarak yürürlüğe girecek ve önümüzdeki yıllarda şirketler için uyum süreci önemli bir gündem maddesi olmaya devam edecek.
CSDDD Uyum Stratejileri ve Yol Haritası
Türk şirketlerinin CSDDD’ye uyum sağlayabilmeleri için izlemeleri gereken adımlar şunlardır:
1. Mevcut Durum Analizi
Şirketler öncelikle kendi operasyonlarını ve değer zincirlerini insan hakları ve çevre etkileri açısından değerlendirmelidir. Bu değerlendirme, potansiyel riskleri ve iyileştirme alanlarını belirlemeye yardımcı olacaktır.
Mevcut durum analizi, şirketin sürdürülebilirlik performansının objektif bir şekilde değerlendirilmesini sağlar. Bu analiz, şirketin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya çıkararak, iyileştirme alanlarını belirlemeye yardımcı olur.
2. Özen Yükümlülüğü Politikası Geliştirme
Şirketler, insan hakları ve çevre konularında özen yükümlülüğü politikaları geliştirmeli ve bu politikaları tüm paydaşlarına duyurmalıdır. Bu politikalar, şirketin sürdürülebilirlik taahhütlerini ve bu taahhütleri nasıl yerine getireceğini açıkça belirtmelidir.
Politika geliştirme sürecinde, şirketin değerleri, vizyonu ve misyonu ile uyumlu bir sürdürülebilirlik stratejisi oluşturulmalıdır. Bu strateji, şirketin uzun vadeli hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak için izleyeceği yolu tanımlamalıdır.
3. Risk Değerlendirmesi ve Önceliklendirme
Şirketler, değer zincirlerindeki potansiyel insan hakları ve çevre risklerini belirlemeli ve bu riskleri önceliklendirmelidir. Bu değerlendirme, şirketin hangi alanlara odaklanması gerektiğini belirlemesine yardımcı olacaktır.
Risk değerlendirmesi, şirketin faaliyetlerinin ve değer zincirinin insan hakları ve çevre üzerindeki potansiyel ve mevcut etkilerini sistematik bir şekilde analiz etmeyi içerir. Bu analiz, risklerin olasılığını ve etkisini değerlendirerek, öncelikli alanları belirlemeye yardımcı olur.
4. Eylem Planı Oluşturma ve Uygulama
Belirlenen riskleri azaltmak veya ortadan kaldırmak için somut eylem planları oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Bu planlar, hedefleri, sorumlulukları, zaman çizelgelerini ve performans göstergelerini içermelidir.
Eylem planları, şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için atacağı adımları detaylandırır. Bu planlar, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri içermeli ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
5. İzleme ve Raporlama
Şirketler, uyguladıkları önlemlerin etkinliğini düzenli olarak izlemeli ve sonuçları raporlamalıdır. Bu raporlama, şirketin şeffaflığını artıracak ve paydaşlarına karşı hesap verebilirliğini sağlayacaktır.
İzleme ve raporlama, şirketin sürdürülebilirlik performansını ölçmek ve değerlendirmek için kritik öneme sahiptir. Bu süreç, şirketin ilerlemesini takip etmesine ve gerektiğinde stratejilerini ayarlamasına olanak tanır.
6. Paydaş Katılımı
Şirketler, çalışanlar, tedarikçiler, müşteriler, yatırımcılar ve sivil toplum kuruluşları gibi tüm paydaşlarını sürdürülebilirlik çalışmalarına dahil etmelidir. Paydaş katılımı, şirketin sürdürülebilirlik stratejisinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Paydaş katılımı, şirketin sürdürülebilirlik çalışmalarının etkinliğini artırır ve paydaşların beklentilerini karşılamasına yardımcı olur. Bu katılım, şirketin sürdürülebilirlik stratejisinin geliştirilmesine ve uygulanmasına değerli katkılar sağlar.
7. Sürekli İyileştirme
Şirketler, sürdürülebilirlik performanslarını sürekli olarak iyileştirmek için çaba göstermelidir. Bu, düzenli değerlendirmeler yaparak ve en iyi uygulamaları takip ederek mümkün olabilir.
Sürekli iyileştirme, şirketin sürdürülebilirlik yolculuğunun devam eden bir süreç olduğunu kabul eder. Bu yaklaşım, şirketin değişen koşullara uyum sağlamasına ve sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak geliştirmesine olanak tanır.
Sektörel Etkiler ve Örnekler
CSDDD, farklı sektörlerdeki şirketleri farklı şekillerde etkileyecektir. Özellikle yüksek riskli sektörlerde faaliyet gösteren şirketler, daha sıkı denetimlere tabi olacaktır. Bu sektörler arasında tekstil, tarım, madencilik, gıda, inşaat ve enerji gibi alanlar bulunmaktadır.
Sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi, CSDDD kapsamında şirketlerin odaklanması gereken en önemli alanlardan biridir. Modern iş dünyasında, tedarik zincirlerinin sürdürülebilirlik kriterlerine göre yönetilmesi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Şirketler, tedarikçilerinin çevresel ve sosyal performansını izlemek, değerlendirmek ve iyileştirmek için sistemler geliştirmek zorunda kalacaktır. Bu konuda daha detaylı bilgi için sürdürülebilir tedarik zinciri yönetiminin artan önemi hakkındaki makalemizi inceleyebilirsiniz.
Tekstil Sektörü
Tekstil sektörü, karmaşık tedarik zincirleri ve yüksek çevresel etkileri nedeniyle CSDDD’den en çok etkilenecek sektörlerden biridir. Türk tekstil şirketleri, tedarik zincirlerindeki çalışma koşullarını iyileştirmek, su ve kimyasal kullanımını azaltmak ve atık yönetimini geliştirmek için adımlar atmalıdır.
Örnek: Bir Türk tekstil şirketi, tedarikçilerini düzenli olarak denetleyerek çalışma koşullarını iyileştirmiş ve su tüketimini %30 azaltmıştır. Bu çabalar, şirketin AB pazarındaki payını artırmasına ve yeni müşteriler kazanmasına yardımcı olmuştur.
Tarım ve Gıda Sektörü
Tarım ve gıda sektörü, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve adil çalışma koşulları gibi konularda yüksek riskler taşımaktadır. Türk tarım ve gıda şirketleri, sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsemeli, pestisit kullanımını azaltmalı ve adil ticaret standartlarına uymalıdır.
Örnek: Bir Türk gıda şirketi, tedarikçileriyle birlikte sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmiş ve karbon ayak izini %25 azaltmıştır. Bu girişim, şirketin AB pazarındaki itibarını artırmış ve yeni iş fırsatları yaratmıştır.
Enerji Sektörü
Enerji sektörü, yüksek karbon emisyonları ve çevresel etkileri nedeniyle CSDDD kapsamında sıkı denetimlere tabi olacaktır. Türk enerji şirketleri, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmalı, enerji verimliliğini artırmalı ve karbon emisyonlarını azaltmalıdır.
İklim değişikliği, kurumsal sürdürülebilirlik stratejilerinin merkezi bir bileşeni haline gelmiştir. CSDDD, büyük şirketlerin Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu iklim değişikliği azaltım planları geliştirmesini ve uygulamasını gerektirmektedir. Bu konuda daha detaylı bilgi için iklim değişikliği politikaları ve yasal yükümlülükler hakkındaki makalemizi inceleyebilirsiniz.
Türk Şirketleri İçin Pratik Öneriler
Türk şirketlerinin CSDDD’ye uyum sağlayabilmeleri için aşağıdaki pratik önerileri dikkate almaları faydalı olacaktır:
1. Erken Harekete Geçin
Direktifin tam olarak uygulanmasına zaman olsa da, şirketler şimdiden hazırlıklara başlamalıdır. Erken harekete geçmek, şirketlere rekabet avantajı sağlayacak ve uyum sürecini daha yönetilebilir hale getirecektir.
Erken hazırlık, şirketlerin değişen düzenlemelere uyum sağlamak için yeterli zamana sahip olmalarını sağlar. Bu, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmelerine ve uygulamalarına olanak tanır.
2. Tedarik Zinciri Şeffaflığını Artırın
Şirketler, tedarik zincirlerindeki tüm aktörleri ve potansiyel riskleri belirlemek için şeffaflığı artırmalıdır. Bu, tedarikçilerle yakın iş birliği ve düzenli denetimler gerektirmektedir.
Tedarik zinciri şeffaflığı, şirketlerin tedarik zincirlerindeki riskleri ve fırsatları daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Bu şeffaflık, şirketlerin tedarikçileriyle daha etkili iş birliği yapmalarına ve sürdürülebilirlik performanslarını iyileştirmelerine olanak tanır.
3. Sürdürülebilirlik Raporlamasını Geliştirin
Şirketler, sürdürülebilirlik performanslarını düzenli olarak raporlamalı ve bu raporları kamuya açık hale getirmelidir. Bu raporlama, şirketin şeffaflığını artıracak ve paydaşlarına karşı hesap verebilirliğini sağlayacaktır.
Sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını ölçmelerine, değerlendirmelerine ve iyileştirmelerine yardımcı olur. Bu raporlama, şirketlerin paydaşlarıyla iletişim kurmalarına ve sürdürülebilirlik çabalarını göstermelerine olanak tanır. Şirketinizin sürdürülebilirlik raporlama süreçlerini geliştirmek için kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.
4. Paydaşlarla İş Birliği Yapın
Şirketler, sürdürülebilirlik çalışmalarında paydaşlarıyla iş birliği yapmalıdır. Bu iş birliği, şirketin sürdürülebilirlik stratejisinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Paydaş iş birliği, şirketlerin sürdürülebilirlik çalışmalarının etkinliğini artırır ve paydaşların beklentilerini karşılamasına yardımcı olur. Bu iş birliği, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına değerli katkılar sağlar.
5. Uzman Desteği Alın
CSDDD gibi karmaşık düzenlemelere uyum sağlamak için uzman desteği almak faydalı olabilir. Sürdürülebilirlik danışmanları, hukuk uzmanları ve sektör uzmanları, şirketlere uyum sürecinde rehberlik edebilir.
Uzman desteği, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmelerine ve uygulamalarına yardımcı olur. Bu destek, şirketlerin karmaşık düzenlemelere uyum sağlamalarını ve sürdürülebilirlik performanslarını iyileştirmelerini sağlar.
CSDDD’nin en güncel gelişmeleri ve detaylı analizleri için kurumsal sürdürülebilirlik özen yükümlülüğü direktifi başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi, şirketlerin sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olacaktır. Bu direktif, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin daha sürdürülebilir ve sorumlu iş modelleri geliştirmeleri için bir fırsat olarak görülmelidir.
Türk şirketleri, CSDDD’ye uyum sağlayarak rekabet avantajı elde edebilir, itibarlarını güçlendirebilir ve uzun vadeli sürdürülebilirliklerini sağlayabilirler. Bu süreçte, proaktif bir yaklaşım benimsemek, paydaşlarla iş birliği yapmak ve sürekli iyileştirme için çaba göstermek başarının anahtarı olacaktır.
Gelecekte, sürdürülebilirlik düzenlemelerinin daha da sıkılaşması ve şirketlerin çevresel ve sosyal performanslarına yönelik beklentilerin artması beklenmektedir. Bu nedenle, şirketlerin şimdiden harekete geçerek sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmeleri ve uygulamaları önem taşımaktadır.
Yeşil Büyüme olarak, şirketlerin bu yeni düzenlemelere uyum sağlamaları ve sürdürülebilirlik yolculuklarında ilerlemeleri için gerekli danışmanlık ve destek hizmetlerini sunmaya devam ediyoruz. Daha fazla bilgi ve destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yeşil Büyüme’nin CSDDD Uyum Sürecinde Desteği
CSDDD’ye uyum sürecinde profesyonel destek arayan şirketler için Yeşil Büyüme, kapsamlı ve ihtiyaçlara özel çözümler sunuyor. Uzman danışman ekibimiz, Türkiye’deki işletmelerin sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirmeye ve AB standartlarına uygun hale getirmeye odaklanıyor. Bu sayede şirketler, rekabetçi konumlarını koruyabilir, itibarlarını artırabilir ve uzun vadeli büyüme hedeflerine sürdürülebilir bir şekilde ulaşabilir. Uzman danışmanlarımızla aşağıdaki başlıklar kapsamında şirketlere özel çözümler sunuyoruz:
- CSDDD Farkındalık Eğitimleri
- Etki Değerlendirmesi ve Risk Analizi
- Politika ve Süreç Geliştirme Danışmanlığı
- Değer Zinciri Sürdürülebilirlik Programları
- Sürdürülebilirlik Raporlama Danışmanlığı
- Uyum Süreci İzleme ve Değerlendirme
KAYNAKLAR:
- https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_22_1145
- https://commission.europa.eu/business-economy-euro/doing-business-eu/corporate-sustainability-due-diligence_en
- https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=876cdcba-ffb2-467a-ab5d-bd8dffef4017
- Pietrancosta, A., & Marraud des Grottes, A. (2022). ESG trends – what the boards of all companies should know about ESG regulatory trends in Europe. SSRN Electronic Journal. https://doi.org/10.2139/ssrn.4206521,
- https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2022/12/01/council-adopts-position-on-due-diligence-rules-for-large-companies/
- https://kpmg.com/us/en/frv/reference-library/2024/global-implications-of-due-diligence-acts.html
- https://kpmg.com/kpmg-us/content/dam/kpmg/frv/pdf/2024/hot-topic-esg-supply-chain-2.pdf
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz