Gönüllü karbon piyasaları, organizasyonların çeşitli nedenlerle emisyon azaltım yükümlülüklerini yerine getirmek için karbon kredisi satın alabilecekleri piyasalar olarak tanımlanıyor. Net-sıfır ekonomilere geçiş sürecinde şirketlerin emisyon azaltım çabalarına rağmen kalan emisyonlarını gidermeleri için güçlü bir alternatif olarak öne çıkan gönüllü karbon piyasalarının hacmi her geçen gün artıyor.

Bununla birlikte, emisyonların azaltılmasında şeffaflık ve doğruluğun artması için bu alanda hukuki düzenlemelere de ihtiyaç duyuluyor. Yeterli düzenlemelerin olmadığı karbon piyasalarının, dünya genelinde net-sıfır hedefine ulaşılmasını yavaşlatma ihtimali bulunuyor. Bu yazımızda gönüllü karbon piyasalarının genel durumuna, avantaj ve dezavantajlarına ve bu piyasaların Türkiye için ne anlama geldiğine değineceğiz. 

Karbon kredisi piyasasının işleyişi 

Karbon piyasalarında emisyonlarını dengelemek isteyen aktörler, sahip oldukları finansal kaynakları, çeşitli yollarla sera gazı emisyonlarını azaltan veya önleyen projeleri hayata geçiren aktörlere aktarıyor. Bu finansal kaynağın sağlanmaması durumunda hayata geçirilemeyecek projelerin karbon kredileri ile desteklenmesi, emisyonların azaltımı açısından fayda sağlıyor. Paris İklim Anlaşması’nın 6. Maddesi karbon kredilerinin ne şekilde kullanılacağına dair hükümler içeriyor. 

Gönüllü karbon piyasaları, uluslararası kamu veya özel kredi mekanizmaları ile bu kredilerin satın alınabildiği marketlerdir. Karbon kredileri kendi içerisinde karbon azaltma/önleme (yenilenebilir enerji, ormanların korunması, endüstriyel tesislerde karbon yakalama ve depolama sistemleri vb.) ve karbon giderme (ağaç dikilmesi, toprağın güçlendirilmesi, direkt hava karbon yakalama ve depolama gibi teknolojik çözümler) olarak ikiye ayrılıyor. Karbon kredilerini sağlayanlar genellikle yenilenebilir enerji ve orman projeleri iken, bu kredilere yönelik talepler ise ağırlıklı olarak petrol, gaz ve petrokimya endüstrilerinden geliyor.

Şekil-1: Karbon kredisi çeşitleri (Kaynak: İklim Değişikliği Komitesi)

Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması çerçevesinde karbon kredileri büyük oranda uluslararası kredi mekanizmaları sayesinde piyasaya dağıtılıyor. “California Compliance Offset Program” gibi bölgesel karbon piyasalarının yanı sıra uluslararası bağımsız kuruluşlarca yönetilen “Verra’s Verified Carbon Standard (VCS)” ve “Gold Standard” gibi mekanizmalar da karbon kredilerinin alınabileceği mekanizmalar olarak dikkat çekiyor. 

Emisyon ticaret sistemi veya karbon vergisi gibi karbon rejimlerinin yürürlükte olduğu ülkelerde, emisyon azaltım yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde karbon kredilerinin kullanılmasına izin verilip verilmemesi, karbon kredilerine yönelik talebin miktarını etkiliyor. Halihazırda çeşitli ülkelerde uygulanan karbon rejimlerinin işleyişleri ve bu rejimlerde uygulanan karbon ücreti/vergilerinde büyük farklılıklar bulunuyor. Karbon kredilerinin farklı ülke/bölgelerde uygulanan karbon rejimlerinde kullandırılmasında da ortak bir standart bulunmuyor.

Şekil-2: Ulusal ve bölgesel karbon kredisi mekanizmaları (Kaynak: Dünya Bankası)

Gönüllü karbon piyasaları büyümeye devam ediyor

2020 yılında yaklaşık piyasa hacmi 2 milyar dolar olan gönüllü karbon piyasalarının 2050 yılına kadar 250 dolar piyasa hacmine ulaşması bekleniyor. Amerikan yatırım bankası Morgan Stanley’in yaptığı araştırmaya göre Paris İklim Anlaşması ile belirlenen 1.5 derece hedefine ulaşılabilmesi için 2030 yılına kadar her yıl atmosferden 1 gigaton karbonun temizlenmesi gerekiyor. Her bir karbon ofsetleme atmosferden 1 ton karbonun giderildiğini gösteriyor. 

Şekil-3: Gönüllü karbon piyasasının değer ve hacim olarak büyüklüğü 

(Kaynak: İklim Değişikliği Komitesi)

Organizasyonlar açısından karbon dengeleme yönteminin emisyon azaltım çabaları çerçevesinde en son başvurulan yöntem olması tavsiye ediliyor. Dünya genelinde satılan karbon kredilerinin yaklaşık %82’sini ormanların korunması ve yenilenebilir enerji projeleri gibi emisyonların önlenmesi ve azaltılması projeleri oluşturuyor. Ağaç dikme ve teknolojik karbon yakalama & depolama teknolojilerinin karbon kredileri içerisindeki payı %5 civarında. 

Dünya Bankası’na göre 2022 yılında yenilenebilir enerji projelerinin karbon kredileri içerisindeki payı 2022 yılında %45’e ulaştı. Yenilenebilir enerji projelerinin kurulum maliyetlerinin düşmesi, bu projelerin başlı başına kâr amacı ile hayata geçirilmesi eğilimini güçlendirdi. Karbon kredilerinin, finansal destek sağlanmadan hayata geçirilemeyecek projeler için kullanılması gerekiyor. Bu anlamda finansal olarak kârlı yenilenebilir enerji projelerinin karbon kredileri ile desteklenmesi emisyon azaltım hedefine tam olarak hizmet etmiyor. Bundan dolayı gelecek yıllarda büyük ölçekli yenilenebilir enerji projelerinin karbon piyasalarında yer alamayacağı öngörülüyor. 

Şekil-4: Kategorilere göre karbon kredileri (Kaynak: Dünya Bankası)

Karbon piyasalarını etkileyen faktörler

Gönüllü karbon piyasalarının genişlemesinde temel etken, emisyonlarını azaltmak isteyen organizasyonlardan gelen gönüllü talepler. Öte yandan, bu piyasalara yönelik düzenlemelerde gözlemlenen artışın gelecek yıllarda uluslararası karbon piyasalarına yönelik talebi önemli ölçüde etkileyeceği değerlendiriliyor. Pek çok ülkenin yerel karbon piyasası kurma yönünde atmış olduğu adımlarda da uluslararası karbon piyasalarına yönelik talebi etkiliyor. 

ABD ve Avrupa Birliği’nde 500 orta ve büyük ölçekli şirketi kapsayan bir ankete göre, önlenemeyen karbon emisyonlarının dengelenmesinde karbon kredilerinin önemli bir rolü olduğu düşünülüyor. Dünya genelinde güçlenen karbon rejimleri de dikkate alındığında gelecek yıllarda karbon piyasalarında genişlemenin devam edeceği tahmin ediliyor. 

Avrupa Birliği’nde görüşmeleri devam eden “Doğa Restorasyon Yasası” gibi iklim değişikliğinde doğanın kapasitesine güçlendirmeye yönelik yasal düzenlemeler de ekosistemin korunmasına yönelik geliştirilen projelerin karbon piyasalarındaki cazibesini artırıyor. 

Dünya genelinde karbon rejimlerinin yaklaşık yarısında (Güney Afrika, Meksika vb.) karbon kredilerinin kullanılmasına izin veriliyor. AB ETS gibi birkaç karbon rejimi hariç tutulacak olursa, pek çok ülke ve bölgede uygulanan karbon rejimlerinde karbon ücretlerinin düşük olması ve karbon tahsisatlarının büyük bir bölümünün ücretsiz olarak dağıtılması karbon kredilerine yönelik talebi baskılıyor. Bununla birlikte, Türkiye, Endonezya ve Vietnam gibi ülkelerde yeni karbon rejimlerinin kurulacak olması ve bu rejimlerde karbon kredilerine izin verilme ihtimali gelecek yıllarda karbon kredilerine yönelik talebi artırabilecek faktörler arasında gösteriliyor. 

Sonuç ve değerlendirme

Karbon piyasalarının işleyişinde ve hesaplama yöntemlerinde; belirsizlikler, yeterli sayıda doğrulayıcının bulunmaması, projelerin emisyon azaltım kapasitelerinin olduğundan fazla gösterilmesi gibi bir takım problemler var. Söz konusu problemler, net-sıfır hedefine ulaşılabilmesi için düşük emisyonlu üretime geçilmesi ve temiz teknolojilerin desteklenmesi gibi faaliyetlerin yavaşlamasına yol açabilir. Bu durum, fosil yakıtlara dayalı üretim faaliyetlerinin devam açısından bir gerekçe de teşkil edebilir. 

2024 yılında Türkiye’de kurulması planlanan milli emisyon ticaret sisteminde uluslararası karbon kredilerinin kullandırılıp kullandırılmayacağı şu aşamada henüz belli değil. AB ETS’ye uyumlu bir milli emisyon ticaret sisteminin kurulması halinde uluslararası karbon kredilerinin kullandırılmayacağı varsayılabilir. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması çerçevesinde de karbon kredilerinin kullandırılıp kullandırılmayacağı yasal olarak netleşmedi. 

Tüm bu risklere rağmen, Paris İklim Anlaşması çerçevesinde ülkeler arasında koordinasyonun artırılarak düzenli işleyen karbon piyasalarının oluşturulabilmesi halinde karbon kredileri, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin net-sıfır hedeflerine ulaşabilmesi için hayata geçirmek istedikleri projelerin finansal açıdan desteklenmesinde önemli fırsatlar sunabilir. 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , Last modified: 16 Temmuz 2023